17 yıldır sessiz devrimlere imza atan Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye yerli otomobil rüyasını gerçekleştirmek üzere ilk adımı atmış oldu.
Tanıtım töreninde ne dedi başkan: “Devrim otomobiline yapılanlar devrin otomobiline yapılamayacak, izin vermeyeceğiz önünü kesemeyecekler.”
Sadece otomobil ve yerli kalkınma hamlesi değil, bu ülkenin emperyalizme karşı direnişinin ve güvenliğinin geleceği de Başkan Erdoğan’ın iktidarının devamıyla doğrudan bağlantılı.
***
Çünkü ana muhalefet ve işbirlikçileri bilerek ya da farkına varmadan emperyalizmin değirmenine su taşımaktadırlar.
Hatırlayın emperyalizmin kuklalarına gereken dersi veren ve kurulan kumpası bozanFırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarına açıkça karşı çıktılar, Barış Pınarı’nda içlerinin kan ağladığını söylediler.
Ülkenin milli güvenliğinden çok takındıkları tavır ile teröristlerin güvenliğini önemser bir izlenim bıraktılar.
***
Ne oldu?
Her üç harekat bölgesi teröristlerden temizlendiği için, oralardan ülkemize sızıp masum insanların canına kasteden terör eylemleri bitti. Bölge halkı da, bölgeye mücavir Türkiye toprakları da terörden kurtulmuş oldu.
Dolayısıyla Türkiye’nin güvenliğinin Afrin’de el-Bab da Tel’Abyad’da başladığı anlaşıldı!
Şimdi ise ‘Mavi Vatan’ı savunma hattının Trablus’da başladığını hatırlama zamanıdır.
Mısır, Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum yönetimi Türkiye’yi güneyinden kuşatmak ve Mavi Vatan Akdeniz’deki haklarından mahrum bırakmak için işbirliği içindeler.
***
Türkiye Libya ile Güvenlik ve Askeri işbirliği ve Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanları konusunda iki mutabakat imzalayarak bu kuşatmayı yardı. Dengeleri alt üst etti.
Artık Türkiye’nin izni olmadan Doğu Akdeniz’den batıya ne boru hattı döşenebilir ne de hidrokarbon arama faaliyeti yapılabilir.
Türkiye’nin bu adımını durdurmak için şer güçler anlaşmaya imza atan Libya’nın meşru hükümetini devirmeye çalışıyorlar.
İsyancı Hafter’i destekliyorlar.
BM tarafından kabul edilen meşru hükümetin maruz kaldığı saldırıları bütün dünya sadece seyrediyor. Kimse destek olmuyor. Onlar da Türkiye’den destek istediler.
İşte Türkiye de bu imdat çağrısına cevap vermek için asker gönderme tezkeresi hazırlıyor.
Libya’daki meşru hükümete karşı emperyalistlerin ve darbecilerin desteklediğiHafter’e makul taraf diyen ana CHP şimdi de ‘Libya da ne işimiz var’ diyor.
Afrin’de, El-Bab’da ve Tel Abyad’da ne işimiz varsa Libya’da da aynı işimiz var!
***
Libya’daki meşru hükümet yıkılırsa yapılan anlaşmalar da iptal edilir ve Mavi Vatan’daki haklarımızı savunacak partnerimiz kalmaz.
Yani Libya meşru hükümetini savunmak Türkiye’nin Mavi Vatan’daki haklarını savunmakla eşdeğerdir.
Emperyalistlerin Türkiye’yi kuşatma planını yerle bir etmenin yolu Libya’daki meşru hükümetin yaşamasına bağlıdır.
Türk askeri gidip oradaki hükümeti koruyacaktır. Ayrıca yapılan anlaşmalar gereği güvenlik alanında eğitim dayanışması içine girecek ve Libyalılardan oluşacak disiplinli polis ve ordu teşkilatının kurulmasına destek verecektir.
***
Tabii olayın bir boyutu asker göndermek, öteki boyutu ise diplomatik ilişkilerle meşruiyetin yanında yer almaktır.
Bu bağlamda yapılan Tunus ziyareti ve verilen mesajlar önemlidir.
Mesela Berlin’de toplanacak olan Libya konulu toplantıya Türkiye, Libya’nın sınır komşu olan Tunus ve Cezayir’in davet edilmesini gündeme getirmiş aynı zamanda Alman mevkidaşına da konuyu hatırlatmıştır.
Garabete bakın ki, binlerce kilometre uzaklıktaki BAE, Libya toplantısında masaya oturuyor ama Libya’nın sınır komşuları Tunus ve Cezayir çağrılmıyor!
Türkiye bu mantıksızlığa karşı hem iki komşu ülkenin çağrılmasını hem de Katar’ın davet edilmesini gündeme getirerek orada da dengeyi kurmaya çalışmaktadır.
Rusya ile görüşmelerin boyutu ise daha başka!