Önce Fransa en üst düzeyde Türkiye’ye hak verdi, ardından CNN Amerika’da IŞİD sorununun Esad işbaşındayken çözülemeyeceğine ilişkin bir eğilimin doğduğunu belirten haber yayınlandı. Cuma günü de bir dizi görüşme ve toplantı için geldiğim Kanada’nın başkenti Ottawa’da Dışişleri yetkilileri Suriye ve IŞİD konusunda Türkiye’nin yapmış olduğu uyarıların haklı çıktığını söyledi.
Eminim dünyanın başka yerlerinden de benzeri sinyaller geliyordur. Ama tüm bunların Suriye’de yakın bir gelecekte uçuşa yasak bölge kurulabileceği, Esad rejiminden kurtulmanın IŞİD ile mücadele stratejisinin parçası haline dönüşebileceği anlamına gelip gelmediği konusunda emin değilim. Türkiye hala dikkatli olmak, ısrarının sonuçlarını görmeden kendisini IŞİD ya da Esad rejimi ile doğrudan çatışmaya sürükleyecek bir siyaset benimsememek zorunda.
***
Çünkü henüz hiçbir şey belli değil. Amerika İran ile yaptığı tarihi pazarlığın sonuna doğru yaklaşırken onun bölgesel beklentilerini kırmak istemeyecek, Ukrayna’da karşı karşıya kaldığı Rusya’yı ikna etmeden Esad’sız bir Suriye konusunda adım atmanın gerilimi tırmandırmak demek olduğunu görecektir. Obama yönetimi siyasetinin değişmesinin ön koşulu olarak BM Güvenlik Konseyi kararı gerekir derse şaşırmam.
Yine de dünyanın belli başlı ülkelerinin Türkiye’nin pozisyonuna yakın durmaya başlamaları önemli. Siyasetleri değişmese bile tavırları değişecek, basınları her türlü aksilikten ve başarısızlıktan Türkiye’yi sorumlu tutmak huyundan bir ölçüde vazgeçecektir. Umarım Türkiye de bu değişimden yararlanarak üslubunu değiştirir, IŞİD sorununu hem kendi içindeki sorunlarını çözmek, hem de dünyada yıpranan imajını tazelemek için fırsata dönüştürür.
Kobani’ye verdiği insani, siyasi ve askeri desteğe rağmen stratejik önemi konusundaki kuşkularını dillendirmeyi sürdürmesi tutarlı bir siyaset olamaz. Kobani Türkiye’nin çözmeye çalıştığı Kürt sorunu açısından önemli bir güzergahtır ve aslında siyaseten stratejik önemde bir yerdir. Ancak Amerika’nın angaje olmasıyla birlikte stratejik önemi pekişmiş, çökmesi, IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonun başarılı olup olmayacağının küresel göstergesi haline dönüşmüştür.
***
Aynı önemin başka yerlere atfedilmediği, Araplara ve Türkmenlere karşı benzeri hassasiyetin gösterilmediği doğrudur. Fakat siyasetin doğası ayrımcıdır, içinde aidiyet hissi ve dayanışma duygusu barındırır. Ayrıca bütün devletler de seçicidir. Bu gerçek bizim tarafımızdan siyasetin başlangıç noktası olarak görülmeli, siyaset üstüne inşaa edilmelidir. Türkiye dünyaya Kobani için yapmak istemediklerini değil yaptıklarını anlatmalıdır.
Kaldı ki PKK açısından önemli olan Kobani projesinin geleceği Suriye’nin geleceği ile doğrudan ilişkilidir. Toprak bütünlüğünü koruyabilen bir Suriye Kobani’yi de koruyabilecektir. Türkiye’nin çekinmesi gereken Kobani’nin şu an kimin elinde olduğu değil, Suriye’nin kimin elinde olduğu, ne yöne gittiği ve ne şekil aldığı olmalıdır. Üstelik Kürt sorununu çözebilen bir Türkiye için Kobani’nin PKK’nın ya da PYD’nin elinde olmasıyla diyelim ki Türkmenlerin elinde olması arasında bir fark kalmayacaktır.