Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm terör örgütleri ile mücadele konseptine bakış açısını net gösteren bir cümle sarf etti.
“Bir gece ansızın gelebiliriz.”
Bu cümle; tamamen rasyonel tutumun ve millî menfaatlere ters olan ne varsa, hepsine sert cevap içeren bir mesajdır. Ayrıca sözler sadece terör örgütlerine değil, bu örgütleri vekâleten savaştıran tüm güç merkezlerine olduğu da aşikârdır.
Burada bu mesajı, Erdoğan’ın Mayıs ayı içerisinde gerçekleştireceği dış ziyaretlerin gölgesinde anlamamız gerek.
Türkiye'nin; Irak ve Suriye sınırlarında konumlandırdığı askeri gücün, boşuna oraya biriktirilmediğini gayet net anlatmaktadır. “Ansızın gelebiliriz” mesajı; ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya’ya da yönelik olduğunu bilmemiz lazım. Ne Rusya, ne de ABD’nin, Suriye'de kara savaşına girmek istemediğini biliyoruz. Rusya için bu ciddi sorun demektir. Kimse, Suriye'de kendi askeri ile alana dalmak ve ekonomik olarak omzuna yük bindirmek istememekte! Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, “Suriye'de barışçıl sürece geri dönüş arzu ettiklerini” söylemesi, ABD ile ortak hareket için hazır olduklarını ifade etmesi, Rusya’nın mevcut durumdan savaşsız çıkmak isteğini anlatmakta. Türkiye “ansızın gelebiliriz” diyerek, esasında yeni ortam dizayn etme kapasitesinin de sinyalini vermekte.
Sıradan bir cümle olmadığı gibi, yeni denklem alt yapısı olduğu da gözükmekte! Sınırda, “Türkiye'nin istemediği terör koridoru veya terör kantonu oluşumuna karşılık veririz” dedi, esasında Cumhurbaşkanı. Hatta daha da net olarak şunu dedi. Eğer Türkiye sınırında; PKK, PYD ve YPG devleti kurmaya çalışırsanız, Türkiye’yi, arzu etmediğiniz kara savaşının baş aktörü olarak görürsünüz. İşte burası, doğru tespit edilmiş durum tanımı olmuştur.
Soçi ziyaretinde Putin’le görüşme, bu anlamda daha verimli olacağa benzemektedir. Esed konusunda bile Rusya’nın, giderek Türkiye tezlerine yaklaşacak gibi durmaktadır. Rusya’nın kendine, İsrail odaklı destek aradığı aşikârdır. Trump’tan beklentiler boşa çıkınca, Trump ve ABD nezdinde güçlü olan Yahudi lobisini kullanmak istemekte. Kürt devleti projesine İsrail bakış açısı ile baktığı ortada.
Rusya'daki; Yahudi ve Ermeni lobisinin çalışmaları da, Putin’in adımlarını etkilemekte. Lakin Putin şunu da anlamakta; Türkiye'ye ve Erdoğan'a rağmen “olmaz”. Evet, yanlış anlamadınız, Erdoğan'a rağmen olmaz. Çünkü Rusya gibi derin devlet kodları olan ve Putin gibi bu kodlarla yetişen bir lider anlıyor ki, ülkenin kaderini sistemler değil, hedefi olan liderler belirler. Bunu kimse bilmese de, Yeltsin Rusya’sının bitmesini arzu edip Putin’le devam etmek isteyen Rus Devleti gayet iyi anlamakta. Dolayısı ile Rusya; Türkiye ve Erdoğan gerçeğini gözardı etmeyecek kadar rasyonel bir yapıya sahip.
ABD terör örgütleri ile flörtüne devam edecek. Lakin Türkiye'deki sistem değişikliği sonrasına da dikkat ederek, dil geliştirecek. Avrupa’nın üslup değişmesini, bu duruma göre okumamız lazım. Almanya; İngiltere - Amerika ittifakının devre dışı bırakmak isteğini okumakta geç kalırsa, masadan zararlı kalkacağı aşikârdır.
Şimdi tüm zorluklara rağmen; dönem, Türkiye dönemidir. Bunu doğru okuyarak, Erdoğan’ın pozisyonuna destek vermek, onun elini güçlendiren tutum sergilemek, Türkiye'nin milli çıkarınadır...