Mısır’da olup bitene kimin ne kadar tepki verdiği, aynı zamanda küresel ölçekte devam eden düzenlemelerin yansıması olarak okunmalı.
Ortada mahkeme adı altında devam eden tiyatronun, sadece Mısır’daki siyasi akıl üzerinden değil, uluslararası sistemin desteği ile sahnelendiği malum. İhvan ve Muhammed Mursi’nin iktidar tecrübesi, daha yolun başında sudan sebeplerle boğulmak istendi. Neredeyse bir asra yaklaşan bir geçmişi olan İhvan, iktidardan idam sehpasına akıl almaz bir hızla sürüklendi.
Türkiye’nin yakın geçmişindeki örnekleri dikkate alanlar, bu durumun İhvan’ı ve genel anlamda Mısır’daki İslami hareketleri ‘terbiye’ etmeyi hedeflediği tezini öne sürüyorlar.
Türkiye’deki örneklerin nasıl geliştiği ve bugün geldiği nokta ayrı bir tartışma konusu. Ancak bugün Mısır’da İhvan’a yönelik hamlenin, sıradan bir boyun eğdirme ya da terbiye operasyonu olduğunu söylemek, işi biraz hafifletmek olur. Burada adeta tüm yapının belini kırmaya ve zihin kodlarını parçalamaya, dolayısıyla da tasfiyeye dönük bir süreç yaşanıyor.
Dünyanın idamlar karşısındaki sessizliği, tavırsızlığı, adeta görmezden gelişi asla şaşırtıcı değil. Tam aksine, dünyanın önemli bir bölümü son derece sert bir operasyonun ardından Mısır’da kurulması hesaplanan yeni siyasi rejimle el sıkışmaya hazır.
Hatta o yeni rejim oluşurken, muhtemelen bugün idam kararı verenler, meydanlardaki katliamlara imza atanlar da bir şekilde kötü ilan edilecekler. Ancak eğer proje başarılı olursa, İhvan’ın sistem dışına itildiği, dünyayla uyumlu ve muhtemelen yine İslami tonları olan bir yeni rejimle karşı karşıya kalacağız.
***
Tam bu noktada Türkiye tecrübesine yeni bir gözle bakılması gerekebilir. Bizdeki İslami siyasi tecrübenin, eninde sonunda kendi temel tezlerini bir kenara bırakarak, sitemin uyumlu bir parçası olacağını öngörenler, geçen bunca zamanın ardından kuşkusuz aynı rahatlık içinde değiller. İşin başında İslami siyasi tecrübenin tümüyle karşı tarafta eriyeceğini düşünenler, şimdi bu tecrübeyi nasıl tasfiye edeceklerinin telaşı içindeler.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, özellikle son üç yılda bunca operasyona maruz kalması, özellikle de son seçim öncesinde ortaya çıkan hamleler, bu parantezde bir kez daha düşünülmeli. 17 Aralık operasyonunun, dünyanın herhangi bir yerindeki İslami tecrübeyle hiçbir gönül bağı olmayan, eklektik ve aynı zamanda uluslararası sistem adına hareket eden bir dini hareket üzerinden gerçekleşmesi asla tesadüf değil.
Burada bir başka önemli nokta, Erdoğan’ın liderliğinde devam eden İslami siyasi tecrübenin, geniş bir alanda Türkiye’deki diğer tecrübelerle ittifak halinde olması. Dahası bunun 17 Aralık sonrası daha da sağlam bir yol arkadaşlığına dönüşmesi.
***
Mısır’da İhvan için zor bir yol var. İdam kararları, oradaki siyasi aklın neleri göze alabileceği konusunda çok kötü sinyaller veriyor. Dahası İhvan geniş bir alanda ittifak üretebilecek kadar adım atamadı, atmaya fırsat da bulamadı. O nedenle ülke içinde yeni manevra alanları bulması çok zor görünüyor. En kötüsü, Arap ve İslam dünyasının bu konudaki duyarsızlığı. Bu da Mısır rejimine çok geniş bir hareket alanı veriyor.
Başbakan Erdoğan’ın Mısır konusundaki tavrı, sıradan bir refleks değil. Nitekim cılız da olsa muhalefetten de idamlar konusunda tepkiler gelmeye başladı. Ancak Mısır’daki sürecin, topyekun İslam dünyasında sonuçlar üreteceğini en iyi öngören lider Erdoğan ve dolayısıyla bu saatten sonra onun yapacağı hamleleri sadece Türkiye sınırları içinde okumamak gerekiyor.