“Doğu’dan korkuyorum diye cevap verdi
Kazbek, Orada insanlık dokuz yüz yıldır uykuda....” Lemontov
Türkiye’de bu gün Birleşik Avrasya diye bir tasarıdan söz ederek Putin’e şirin gözükme çabasına soyunanlar Sultan Galiyev’in bu düşünceleri neredeyse doksan yıl önce dile getirdiğini bilirler mi? “Avrasya’da dolaşan hayalet,” Sultan Galiyev’i, 1960’lı yıllara kadar Türkiye pek tanımazdı; hoş bu gün de adını sanını bilen, hatırlayan az kişi vardır. Rahmetli Kemal Tahir sık sık Sultan Galiyev’den söz eder onun Bolşevik Devrimine, Bolşeviklerin, Müslüman Türklere ayrı bir yurt kurmaları için her türlü desteği söz vermesi üzerine katıldığını, Lenin’in bu konudaki samimiyetine inandığını ama Rus ırkçılığını Çarlardan da öte bir biçimde hortlatan Stalin’e karşı amansız bir mücadeleye girdiğini anlatır Tarih Notlarında. Rahmetli Atila İlhan’ın da kaleminden, dilinden düşmez Sultan Galiyev; “Avrasya’da dolaşan bir hayalet!” diye söz eder ondan sıkça.
Sovyetlerin Müslüman halklara her türlü eşitliğin sağlanacağını, özgürce yaşayabileceklerini vaad eden bildirgelerin altında Lenin’le birlikte Sultan Galiyev’in de imzası vardır. Türkiye’de Galiyev’le ilgili en kapsamlı çalışmayı yapan Halit Kakınç, “Sultan Galiyev bu gün de önemini koruyor. Geleceğe yönelik anlatımları inanılmaz derecede sağlıklı. Daha 1928 yılında ‘Sovyetler Birliği mutlaka yıkılacaktır, çünkü ırkçılığı, Rus milliyetçiliğini benimsediler’ demişti. Hoş Putin’in militarist milliyetçilikle ırkçılığı harmanlayarak faşist bir düzene yöneleceğini bilemezdi tabi. Galiyev’in yakın dostu Troçki’yle yollarıysa ‘devrim batıya ihraç edilmeli’ fikrinde anlaşamadıkları için ayrılıyor. Galiyev’in batıyla ilgili görüşleri de çok yerindedir aslında: “...Batı’nın asla emperyalist mirasını terk etmeyeceğini,’ dile getirmişti.” bir gazetede yaptığı söyleşide.
Gerçekten de Batı’nın kültürünü incelendiğinde eşitçilikten uzak, bireycilik merkezli olduğunu görmek çok kolaydır. Batı sömürdüğü ülkelerden aparttığı zenginliklerin bir bölümünü işçilere dağıtmak akıllığını gösterdiği için, örneğin İngiltere’de, hiçbir zaman devrim olmamıştır.
Dr. İkram Çınar “Avrasya’nın Geleceği: Sultan Galiyev’i Anlamak” adlı incelemesinde “Sultan Galiyev fincancı katırlarını ürkütmesi sonucu 1990 yılına değin kendi ülkesinde yasaklı, Türkiye’deyse bilinmeyendi...” Çınar, Erol Cihangir’le Arif Hacaloğlu hazırladıkları “Sultan Galiyev Davası” adlı kitaptan alıntı yaparak, “Sultan Galiyev dendi mi üniversite gençliğinin iradesinin elinde tutan tayfa, bunların ya Komünist ya İslamcı ya da Turancı olacakları korkusuyla, 12 Eylül cuntasının kapısını çalar ve Sultan Galiyev’le ilgili bütün yayınların yasaklanmasını sağlar,” demekte. Aslında Galiyev, darbecilerden çok daha vatan sever ve namusludur.
İttihatçıların, Birinci Dünya Savaşında, Almanların da üstelemesiyle yayınladığı, Panislamist ve Pantürkist görüşlerin ve bütün Türkleri cihada çağıran Halife iradesinin Teşkilat-ı Mahsusa’nın ikinci reisi Kuşcubaşı Eşref ve adamlarınca ta Hindistan’a kadar taşınmasının doğruluğunu savunduğu için Sultan Galiyev, Türk solunca de hemen hiç sevilmez; ırkçılık ya da dincilikle suçlanır! Halbuki Sultan Galiyev, ha yıkıldı ha yıkılacak Osmanlı’nın, Batı emperyalizmi ve sömürüsünün karşısında kalan son kale olduğunun bilincinde, bu kalenin düşmemesi, için de her türlü girişimin gereğini vurgulamaktadır.
Galiyev’in “dinsiz” olduğunu savunanlar da vardır. Ancak “onaltı yaşında “Tataristan Allahsızlar Cemiyeti” ni kurduğunu öne sürenler daha sonraki yıllara göz atmazlar. ‘Müslümanlara Yönelik Din Karşıtı Propaganda Yöntemleri’ adlı eserinde aynı Sultan Galiyev ilk gençlik hezeyanlarından sıyrılmış, İslamiyeti insan ve toplum arasında dengeyi kuran bir örnek olarak göstermiştir. İslam dininin emperyalizme karşı duran ve mücadele eden tek inanç birliği olduğunu da belirtir sıkça. (Masayuki Yamauçhi, Sultan Galiyev, İslam Dünyası ve Rusya— Bağlam Yayınevi 1998)
Sultan Galiyev’in katıksız bir SSCB yanlısı olduğunu savunanlarsa şu sözlerini okusunlar yeter: “Bugün SSCB adı altında yeniden kurulan eski Rusya uzun ömürlü değildir. Geçicidir...ondan yeni cumhuriyetler doğacak ve bağımsız olarak yaşamlarını, özgürce sürdürecektir... SSCB parçalandığında mutlaka Türkiye’yle sağlam köprüler kurmak gerekmektedir. Bizim bu dostumuzun (Türkiye) yönetiminde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmamız gerekir... Manevi köprülerimizi sağlam tutmalıyız. Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Türkiye’nin bize yakınlaşmasını beklemeden biz onlara yakınlaşmalıyız. Türkiye’den daha sağlam, daha güvenilir bir dost bulamayız.” Rusya’da Sultan Galiyev’ler var oldukça Putin gibi ırkçı diktatörlerin at oynatması çok daha güç olacaktır. Zaman bize bunu kanıtlayacaktır hiç kuşkusuz.
(Meraklısına Not: Eğitişim Dergisi—Dr. İkram Çınar’ın son derece aydınlatıcı yazısını okumanızı öneririm. )