Kenan Evren ve ‘Konsey arkadaşları’ 12 Eylül 1980'de, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ABD'den döner dönmez, devlete el koydular! Bu tarih, yani 12 Eylül 1980, aynı zamanda ABD'nin tezgahladığı Gülen oyununun sahneye konduğu tarihtir! Ama ne olduysa 1990'larda oldu. Tarih 14 Ocak 1991; Cudi Dağı'nda kıstırılan PKK'lılara Diyarbakır'dan kalkan ve Çekiç Güç'e bağlı ABD helikopterlerinin malzeme attığını Genelkurmay Başkanlığı tespit etti.
ABD'nin Kürt devleti kurulmasına destek verdiği, PKK'ya silah ve malzeme yardımı yaptığı konusunda kesin kanıtlara ulaşınca ilk iş, Özel Kuvvetler Komutanlığı Genelkurmay Başkanlığından alınarak Harekat Başkanlığına bağlandı. Hemen ardından MİT'te tasfiyeler başladı. Amerikan eğilimli olanlar, daha az önemli şubelere kaydırıldı. ABD neler olup bittiğini hemen anladı ve MİT'i boşlayıp Emniyet Genel Müdürlüğü’nde yuvalanmaya başladı.
Türkiye'de 1990'lı yıllarda, yaygın bir biçimde başlatılan ‘hizmet hareketi’ TSK, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne iyiden iyiye sızdı. ‘Hizmet hareketi’, Orta Asya'da CIA'ye kalkan görevini üstlendi ve bu dönemde Kırgızistan ve Özbekistan'da 130 kadar CIA görevlisine de yataklık yaptı.
Ergenekon tezgahlarının ilk sonucu Türk ordusunun Kürtlerle ilgili girişimleri engellendi ve istenmeyen general ve subayların tasfiyesi başladı. Bu arada ‘hizmet hareketi’ Türkiye'de meşru bir konuma getirildi. Ergenekon'la birlikte Türk polisi, TSK ve ulusalcı olarak damgaladıkları aydınların karşısına dikildi!
Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla birlikte TSK'nın gizli bilgileri mahkeme dosyalarına düştü ve CIA/MOSSAD'ın eline geçti.
Türkiye'ye 2008'de gelen 35 kişilik CIA-Pentagon-Mossad heyeti Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratının Yıldız şubesinde üstlenerek, her türlü tezgahı Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratı üzerinden yürüttü.
Kenan Evren'in "ne yapsaydık, asmayıp da beslese miydik?" sorusunu, açık hava toplantılarında sorduğu günlerde, dinler arası diyalogdan, Türk-İslam sentezinden de söz etmeye başlamıştı. Bu ‘bilgiler’ Fetullah Gülen'in ‘hizmet hareketi’ aracılığıyla Amerikalılara, onlardan da Evren Paşamıza geliyordu. ABD de bizim dostumuz, canımız ciğerimiz değil miydi? Ondan gelen herhangi bir şey kötü olabilir miydi hiç?