Bu yazıyı yazmadan önce bu facianın gerçek mağdurlarına “babalarını veren yavrulara” seslenmek istiyorum...
Kardeşlerim, ne desek, ne yapsak, sizin acınızı dindirmemiz mümkün değil. Bu dünyadaki en büyük acı anne-baba kaybı ve siz bu olayda babalarınızı kaybettiniz. Acınızı hissediyoruz ama kimsenin sizin gibi bu acıyı yaşaması mümkün değil...
Kardeşlerim, size tek bir cümle yazmak istiyorum; sizin babalarınız bu ülkenin 200 yıldır “vahşi kapitalizm ve yerleşik düzen ile verdiği” savaşta, başlayacak son saldırımızın “kahramanları” olarak anılacaklar...Size bir vatandaş olarak söz veriyorum; bu ülkede “parası olmayanlar, parası olanlar için ölmesin” diye 2003 sonrası başlayan ve 2008’den sonra bir adım ileri giden bu savaş, “babalarınızın açtığı yolda” yeni bir paradigma tanımlayacak...Size söz veriyorum; hiçbirşey eskisi gibi olmayacak ve bu faciayı gören her vatandaşın idrak edeceği gibi bu savaş “genele yayılacak” ve bu ülkenin her ferdi ekonomik olarak “bu yerleşik düzen’e karşı” bağımsız olana kadar devam edecek...Parası olanın haklı olmadığını, hakkı yenen emekçinin, garibin, kimsesizin sadece vatandaş kimliğiyle nasıl devleşeceğini herkes görene kadar bu savaş devam edecek...
Sevgili dostlar, olay olduğu dakikadan itibaren yaşananları “Başbakan” ile özdeşleştirmeye çalışan YERLEŞİK DÜZEN MEDYA’sının yukarıdaki paradigma tanımlamasını tahmin etiğini ve aklınca tedbir alarak algılamamızı bölerek yönetmeye çalıştığını söylememe sanırım gerek bile yok...1699’dan beri eziliyoruz, 1839’dan beri sömürülüyoruz ve 2008’den beri bu yerleşik düzen’i birlikte yıkma azmimiz ve birlikteliğimiz bastırılmaya çalışılıyor...Sömürenler, sömürüdükleri uyandırılmasın diye herşeyi yapıyor...
Sevgili dostlar, devlet de “herşeyi en doğru şekilde” yaptı demiyorum. Mutlaka hatalar var ve bu zaafları düzeltmek “YERLEŞİK DÜZEN’in medya” gücünün algılamayı yönettiği denklemlerde çok kolay değil. Unutmamak gerekir ki; 1839’dan 2003’e hatta 2008’e kadar zorlayarak “elde ettikleri” bir ekonomik denklem içinde “kapitalizm tarifini bize istedikleri” gibi yaptırdılar...2008’de durum değişmeye başladı ve inanın 2008’den itibaren BU YERLEŞİK VAHŞİ KAPİTALİZM’i etkisiz hale getiren büyük adımlar atıldı...Savaş tam olarak kazanılmadı ama yola çıkıldı, çok büyük mesafe alındı...
Sonuç: Lafı çok uzatmayacağım. Türkiye’nin “vahşi kapitalizm-yerleşik düzen ile savaşında” yeni bir pencere açılacak. Bu adım, fabrikada çalışan işçimizin haklarından, bankalarla ilişkinize kadar herşeyi daha kararlı bir şekilde yeni bir paradigma üzerinden yeniden tanımlayacak. 200 yıldır ezildiğimiz, 2003’ten beri karşı durduğumuz, 2008’den beri tam olarak savaşmaya başladığımız “vahşi kapitalist yerleşik düzen”, herkesin gördüğü gerçekler ışığında yeni bir taarruzumuza, yeni paradigm eşliğinde ezilemeyecek kararlılığımıza maruz kalacak. Bu ülkede “parası olmayanlar, parası olanlar için ölmeyecek” ! Bu ülkede buna inanan ve bunu yapmayı hayatının amacı edinen bir Başbakan var ve size söz veriyorum; bu ülke, her kurum, kuruluş ve ekonomik bileşenleri bu ülkenin halkına teslim edilene, vatandaş her türlü hakkını “en güçlü” şekilde alana kadar, başlayacak bu son taarruz devam edecek...Bütün Türkiye’ye sesleniyorum; babalarını veren kardeşlerimiz için açın gözlerinizi, patlatın yerleşik düzen’in algılama balonlarını ve gelin birlikte omuz omuza savaşalım bu kirli yerleşik düzen ve uzantılarına karşı...