Suriye odaklı gelişmeler, Ortadoğu’nun başını döndürdü. Durum ‘Trump’ın saçmalıkları’ diye yansıtılsa da, Washington’da en tutarlı olan, Başkan Trump. Suriye’den çekilme konusunda Başkanın kararının uygulanmaması için alt kademelerin oyalama ve sulandırma girişimlerini görüyoruz. ABD’nin Suriye dosyası, seçilmiş başkanın, atanmışlarla olan mücadelesidir.
Oyalama ve sulandırmaya karşı en net duran taraf, Türkiye... John Bolton’ın Başkan adına gelip başka işler çevirmeye çalışmasına en net tepkiyi Türkiye verdi. Çekilmeyi sulandırmaya çalışan Bolton’ın, iki gün sonra ABD askerinin Suriye’den ‘tamamıyla’ çekilmesine dair Başkan emrini imzalayıp Pentagon’a göndermesi de, olayın başka cilvesi. Trump’ın gözü Bolton’ın üzerindeyken, sapma olmuyor. Trump başka tarafa bakınca, numaralar başlıyor.
Bu net emir hala o kadar geçerli ki, Pentagon 11 Ocak’ta küçük bir konvoyla Irak’a malzeme geçirdi ve ‘Suriye’den çekilme kararının uygulanmaya başladığını’ duyurdu. Şimdi herkes soruyor: Bu gerçek mi, yoksa oyalama mı? WSJ muhabirinin Bolton’ın başka niyetler taşıdığını hatırlatması üzerine ilgili komutanın, ‘Biz Bolton’dan emir almıyoruz’ demesi de ilginç.
Aynı gün, Rusya Dışişleri sözcüsü, ABD’nin Suriye’den çekileceğine inanmadıklarını söylüyordu. ‘Amerikalılar sanki kalmak için bahane arıyorlar’ dedi sözcü.
Bahane arayışlarının Türkiye de farkında. Türkiye bu yüzden, sınır boyunca ve devamında güvenlik önceliklerinin sürdüğünü, operasyona hazır olduğunu duyurdu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 10 Ocak açıklamaları, kafası karışık Ortadoğu’da, Türkiye’nin kafasının hiç de karışık olmadığını gösteriyor.
Bundan sonra olacakları anlamak için, Bakan Çavuşoğlu’nun ifadelerinin hatırlanması gerekiyor:
- Koskoca bir devletin tüm NATO müttefikliğimize ve işbirliklerimize rağmen bir terör örgütüne sığınması yanlıştır.
- Recep Tayyip Erdoğan bir söz verdiği zaman, o sözde durur.
- ABD çekileceğiz diyor ama çekilmemesi için sahada çalışanlar var. Trump’ın verdiği söz bizim için geçerlidir.
- Biz Fırat’ın doğusuna harekat yapacağımızı söyledikten sonra ABD çekileceğini açıkladı.
- ABD ile Münbiç Yol Haritası imzalandı. (Sonra oyalamaya başladı) Bu plan uygulansaydı, bugün bunları konuşuyor olmazdık.
- YPG, Suriyeli Kürtler demek değildir, PKK, Türkiyeli Kürtler demek değildir. Bunu herkes çok iyi biliyor.
- Bizim YPG’ye yönelik harekatımızın zamanlaması, ABD’nin çekilmesine bağlı değildir.
ABD’nin çekilme kararının uygulanması konusunda kuşkular sürüyor. Kuşkunun asıl nedeni, ABD çekilmesinin görünür bir stratejiye dayanmaması. Çekilme sonrası için, gerçekçi ve Türkiye’nin kabul edebileceği bir ABD planı henüz ortada yok. ABD’nin aksine, Türkiye’nin planları var. Mesela çekilme sonrası Suriye için, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın NY Times gazetesinde yayınlanan makalesi var. Masada başka plan yok. Yine başka planlar Türk Genelkurmayında var.
Bu hafta, Türk ve ABD Genelkurmaylarının buluşması planlanıyor ve görünen şu: Türkiye ilk aşamada Münbiç planının derhal uygulanmasını istiyor. Sonra bu modelin diğer bölgelerde uygulanması gerekiyor. ABD-Türkiye arasında halen görünür tek çözüm bu.
Türkiye gelişmelerle ilgili olarak Rusya ile de teması sürdürüyor.
Halen Suriye’de işlerin nasıl yürüdüğüne bir örnek: 8 Ocak’ta Rusya ‘askeri polis’ olarak nitelen küçük bir askeri grubu Münbiç kırsalında Arima köyüne soktu. ABD askeri Münbiç kasabasının içinde ve kıyısında bulunuyor. Yine alanda Türk askeri var. Rusya bu adımı atmadan önce, Rus Genelkurmay Başkanı Gerasimov, ABD Genelkurmay Başkanı Dunford’u aradı, bilgi verdi... Hareketlenmenin çatışmaya neden olmaması için, görüşme yapıldı. Sonra sınırları belirli, 5 km’lik alana Rus askeri girdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Güvenlik Danışmanı Bolton’la Külliye’deki görüşmesinde “PYDYPG konusunda tavrımız net” açıklaması yapmıştı..
Tiyatro oynanıyordu... Şimdi teyidi geldi
Başkan Trump’ın Suriye’den çekilme niyetinin karara dönüşmesi, 14 Aralık’ta Başkan Erdoğan ile yaptığı görüşme sırasında oldu... Bunu anlattık: ‘‘Bak ne diyeceğim. Suriye senin olsun... Ben çıkıyorum” dedi.
Öncesinde, Trump’ın Mart ve Nisan’da da Suriye’den çıkış niyetini açıkladığını anlatmıştık. Trump’ın 29 Mart 2018 Ohio ve 3 Nisan 2018 Beyaz Saray açıklamalarında Dışişleri ile Pentagon’a Suriye’den çıkış için 6 ay süre verdiğini yazdık.
Bu gelişmelerin perde gerisine dair başka ayrıntılar var:
Adı verilmeyen bir üst düzey ABD Dışişleri yetkilisi, Foreign Policy web sitesine 4 Ocak’ta anlatmış: ‘Başkan, Mart 2018’de Mattis ile Pompeo’ya Suriye’den çıkış için 6 ay süre vermişti... Eylül 2018’e dek mühlet olduğunu biliyorduk. Pompeo ile Mattis, zamanın kısıtlı olduğunu biliyordu.’
Trump Suriye için 6 ay süre verdiğini daha önce söylemişti. 24 Aralık yazımızda, kendi hesaplamalarımızla bu sürenin 3 Ekim’de bittiğini bildirmiştik. 14 Aralık’ta Başkan Erdoğan ile konuşana dek, Trump 2.5 ay daha sabretmişti...
Şimdi ABD Dışişleri yetkilisi aynı şeyi söylüyor: Biz Dışişlerinde Eylül’e dek mühlet olduğunu biliyorduk. Ben Trump’ın Eylül sonunda Suriye’den çıkışı ilan etmesini bekliyordum... Mattis ile Pompeo ise Trump’ı caydıracaklarını düşündüler.
Yine bir ayrıntı: 30 Nisan’da ABD Irak’ta DEAŞ’a karşı kara harekatının bittiğini törenle duyurdu. Artık DEAŞ’a karşı Irak ve diğer koalisyon hazır duracaktı. Bu işlemin Suriye’de de yapılması gerekiyordu. Ancak Mattis Irak kısmını öne çıkartıp, Suriye kısmını geçiştirdi.
Mattis’in özel toplantıda ‘savaşacak pek DEAŞ’lı da kalmadı’ dediği, bu ABD yetkilisince aktarılmış... İşte baştan beri Türkiye’nin gözlediği gerçek buydu. DEAŞ’lılara otobüslerle ulaşım hizmeti veriliyordu... Savaşacak DEAŞ’lı kalmadığı halde, Pentagon Suriye’de kalmak ve maşa terör örgütünü kullanmak için tiyatro oynuyordu… Dışişleri yetkilisi demiş: ‘’Eylül itibarıyla Suriye’de arta kalan DEAŞ’lılar çok küçük birkaç cepteydiler. Onların temizlenmesinin büyük bir iş olmadığı biliniyordu’’...
İşte tiyatronun diğer boyutu: ‘Hala DEAŞ var’ bahanesinin sürmesi için oradaki DEAŞ’lılara dokunulmuyordu. Her gün bu gelişmeleri anlattığımız Dünya Hali’nde: ‘Bu ne temizlenemez küçük alanmış... Oradaki DEAŞ, tüfeklerle ABD kara ve hava kuvvetlerinin müthiş gücüne direniyor. Direniş, Stalingrad’ı geçti...’ diye kara mizah yapmaktan geri duramadık... Tiyatro şimdi teyit ediliyor.
‘Çekileceğimizi herkese söyledik’...
Foreign Policy web sitesinin 4 Ocak sayısında Mark Perry imzalı yazıda, gelişmeleri iyi bilen bir ABD Dışişleri yetkilisi sarsıcı açıklamalar yaptı. En ilginci de şu: Nisan 2018’de Dışişleri Bakanı Pompeo’nun emriyle ve Dışişleri Yakın Doğu Dairesi’nin girişimiyle ‘müttefik’ SDG’ye bilgi verildi: ABD 2018 sonu itibarıyla askerini çekecek… Yani Suriye’nin kuzeyindeki maşalara ABD’nin 2018 sonu itibarıyla çekileceği, Nisan’da söylenmişti.
Bu bilgi, ABD Dışişlerince Pentagon’a bildirildi. Askerler de SDG’deki muhataplarına ilettiler. “SDG komutanlarına hemen çekiliyoruz demedik. Ama uyarılarımız açıktı. Askerler, bilgiyi onların komutanlarına iletti. O yüzden (militanların) çekilme kararından şaşkınlık duydukları doğru değil. Bunun olacağını biliyorlardı.”
İtiraf nasıl ama? ‘Aaah bizi terk ettiniz. İhanet…’ tiyatrolarını hatırlayalım…
Bu arada yazıda, SDG’nin DEAŞ’tan çok Türkiye’ye karşı hazırlığa öncelik verdiği, bu acayip durumu arazideki ABD komutanlarının gözlediği ve üstlerine bildirdiği de kaydedilmiş… Dertleri DEAŞ değildi. Bunu zaten biliyorduk, söylüyorduk da, kendi aralarında aynı durumu gözlemiş olmaları önemli.
Yazıda başka niyetler de ifşa edilmiş: ABD çekilince ardında ‘Suud ve Körfez’ askeri bırakmak istemekteymiş. Ancak Suud ve YPG maşaları bunu istememiş. Hatta bir ara Sudanlı asker getirilmesi düşünülmüş... Bunun Suud aklı olduğunu varsayabiliriz. Mısır ve Sudan’ı, bu işler için maaşa bağlamışlardı.
Yazı ilginç, Astana sürecinin bozulması niyetleri ve James Jeffrey’nin çıkışları konusunda ilginç iddialar var. Onları da gerçekleşmeler ışığında sonra inceleriz..