Bir not düşerek başlamak istiyorum; son yaşananlar “bu ülkede hala Finansal Ergenekon var” tezimi bir kez daha sorgulamamız gereğini ortaya koyuyor...
Sevgili dostlar, yaklaşık 6 yıl önce bir haber kanalında katıldığım bir akşam programında “Bu ülkede Finansal Ergenekon var” tezimi ortaya atmış, detaylı bir şekilde “ülkenin ekonomik-finansal manipülasyonlarla” nasıl dize getirildiğini açıklamış ve “medya uzantılarına da” dikkat çektikten sonra “çalıştığım medya grubunu” terk etmiştim... O günden bugüne özellikle “o grup içinde yer alan bazılarının” tutumlarından ve ısrarlarından da net olarak bir kez daha gördüğüm gibi; BU ÜLKEDE MEDYA UZANTILARI DA olan bir FİNANSAL ERGENEKON var ve her zaman olduğu gibi “PİYASALARIN sopasıyla hükümet terbiye etme” eğilimi MALESEF AMA MALESEF HALA devam ediyor!
Sevgili dostlar, bu yazıyı yazmama sebep olan manşeti bir gazetede gördüm ve “Sonunda Türk kamuoyu uyanmaya başladı” diyerek geçmişten bugüne yazdığım “yazıları” sorguladım. Gazete, ekonomi sayfasında şöyle diyordu: “Piyasalarda kargaşa-kaos çıkarmaya çalışanların kim olduğu sorgulanmayacak mı? Bu da bir suç değil mi?..”
Sevgili dostlarım, bu kavramı aylar önce ortaya atım ve “askeri darbeyle hükümet devirmeye teşebbüs gibi, finansal darbeyle hükümet devirmeye teşebbüsün de suç olduğunun” altını çizmiştim!
Bugün görüşlerim çok daha net: Türkiye, 1946’tan sonra hep finansal darbeyi takip eden devalüasyon, sonrası karışan sokak ve gelen askeri darbelerle yan yattı ve battı! Yöntem hep aynıydı: Siyasetteki bütün büyük değişimler EKONOMİK dengelerle oynanması sonucu geldi...
Sonuç 1: Son “ekonomik dalgalanmalar” ve bu dalgaları bazılarının ısrarla “artırma-kabartma”, TSUNAMİ şekline çevirme çabası, bir gerçeğimizi net olarak kanıtladı: Türkiye’yi “kavruk-güdük-kısır” tutmak için yerli ve yabancı yerleşikler tarafından tasarlanan ve onlarca operasyona rağmen hâlâ internet sitelerinden gazetelerine, finans kurumlarından bankalarına, polislerinden askerlerine kadar kesin bir şekilde örgütlenen YAPI tam olarak yerinde duruyor... VE EN ÖNEMLİSİ; ekonomik uzantıları-MEDYA uzantıları ile birleşerek hâlâ ülkede “finansal darbeye” teşebbüs edebiliyor...
Sonuç 2: Son yaşadıklarımız, Türkiye’yi “alınan pozisyonlar, yapılan yayınlar ve yorumlar” ile medya vasıtasıyla FİNANSAL DALGALANMA içine düşürerek KAOS’a itme çabası; APAÇIK BİR FİNANSAL DARBE girişimidir ! Türkiye Cumhuriyeti DEVLETİ, bütün bileşenleriyle “1946’dan sonra her askeri darbenin nüvesinin finansal darbe olduğunu” idrak etmeli, içselleştirmeli ve YARGI makamları gereğini yapmak için adım atmalıdır!
Sonuç 3: Türkiye 6-10 yıl arasında özellikle 2003 öncesi”finansal DARBE’nin” kıyısından dönerken, hâlâ tedirgin olanlara bir çift sözüm var: DÜNYA piyasalarından ve “Türkiye’nin cari açık gibi” klasik “tanımlamalarından” yola çıkarak yapılan yorumlara bakarsanız; “Tek bir çıkışımız bile yok, hatta bittik” bile diyebiliriz! Oysa Türkiye’yi “Türkiye’ye özgü” yeni senaryolar eşliğinde değerlendirince ve özellikle nereye bakmamız gerektiğini doğru tanımlayınca, durum çok farklı: Yeni düzen içinde oluşan ana denklem “yeni bir Türkiye fiyatlaması” ortaya koyacak ve her şeyimiz yeniden fiyatlanacak-FİYATLANIYOR.
Sonuç 4: Dünya yeni bir şekle bürünürken ekonomiden siyasete, sosyal yapıdan finansal alışkanlıklara kadar yaygın bir şekilde değişen-başkalaşan yeni bir düzen oluşuyor. Bu düzen içinde en önemli ayrıntı “merkezlerin kaymasında” gizli. Merkezler kayıyor ve yeni değerlerin odak olduğu dünya merkezleri şekilleniyor. Bu ana merkezlerden biri de Türkiye, daha doğrusu Türkiye’nin belkemiği olduğu bölge...
“Türkiye’deki fiyatlamalara” klasik parametreler eşliğinde değil yukarıda tarif etmeyi denediğim “yeni paradigma” eşliğinde bakın lütfen. Böyle baktığınızda göreceksiniz ki; sermaye piyasasından gayrimenkul değerlere kadar Türkiye’de her şey hâlâ çok ucuz ve EN ÖNEMLİSİ kriz Türkiye’ye dünyanın geri kalanından ÇOK ÇOK UZAK!
SON SÖZ: İnatla tekrar ediyorum; Kriz Türkiye’ye dünyanın geri kalanından ÇOK ÇOK UZAK!