Erdoğan’ın “milli içki ayrandır” açıklamasından sonra bazı arkadaşlar aldılar sazı ellerine başladılar “kara propaganda” yapmaya, söyledikleri de yıllardır aynı; özgürlüklere müdahale mi ediliyor...
Sevgili dostlar, Türkiye 1980-2003 arasında “alkol ve sigara kartellerinin” vahşi pazarı haline gelirken, vatandaşı özellikle çocuklarını ve gençlerini koruması gereken devlet maalesef gerekli adımları atamadı. Kafamızı hep aynı masallarla şişirdiler; vay hayat tarzımıza mı kastınız var, vay bu topraklarda 4. Murat bile bunu yapamadı... Oyun çok açık ve “irtica-bölücülük geliyor” nakaratı ile amaç aynı; önlem alması, kendini toplaması gerekeni “pasif hale getirmek” ve işini çevirmek...
Sevgili dostlar, size “özgürlükler ülkesi” Amerika’dan bir örnek vereyim; açık alanlarda, parklarda, ortak kullanım alanlarında, alkol tüketimi kesinlikle yasak olduğu gibi, 21 yaşın altında “izin verilen alanda” bile tüketim imkansız. Hatta iş bu kadarla da sınırlı değil, alkolü tüketmeyi bırakın “TAŞINMASI”, bireyin arabasına koyup evine götürmesi bile kanunla düzenlenmiş... Size Amerika’da yaşanan bir olayı aktarayım; üç genç marketten bira alıp koli ile evlerine doğru yola çıkıyorlar. Yolda polis rutin hız limitini geçtikleri için kendilerini durduruyor ve gözüne koli içinde olması gerektiği halde olmayan bir kutu eksik bira çarpıyor. Kutu arabada yok, boş hali de bulunamıyor. Sonuç ne biliyor musunuz; alkol taşıma düzenlemesine uymadıkları ve o kutuyu seyahat esnasında tüketmiş olabilecekleri için mahkemeye sevk ediliyorlar. Amerika’da bunun gibi yaşanmış binlerce olay ve mahkeme var. Bir örnek daha; dünyanın hiçbir ülkesinde alışveriş merkezleri içindeki restoran ve kafelerde “içki satılmaz”. Türkiye’de tam tersidir ve alışveriş merkezi içindeki restoranlar “meyhane” gibi çalışır. Amerika’da isterseniz gidin ve bir alışveriş merkezinde bir bira açıp için, bakalım başınıza neler gelecek. Bırakın alışveriş merkezleri gibi toplu bulunulan yerleri, Amerika, Fransa ve birçok Avrupa ülkesinde “içkili restoranlar” evlerin, okulların, hastanelerin hemen yanında olamaz, asla ruhsat verilmez.
Sevgili dostlar, Hükümet gerekli adımları atmasına, atmaya hazırlanmasına rağmen 1980 sonrası ülkeyi “vahşi pazar” haline getirmeye alışmış KARTELLER hala direniyorlar ve üniversitelerde, ormanlarda, alışveriş merkezlerinde çocuklara içki-sigara alışkanlığı kazandırmak için ellerinden geldikçe “bedava sunma” dahil, her yolu deniyorlar. İstanbul’da kısa bir süre önce bir içki firmasının alışveriş merkezinde 17 yaşında çocuklara nasıl şarap denettiğinin görüntüleri bütün TV’lere yansıdı. Aynısı Amerika’da olsaydı, o merkez sınırsız mühürlenir, o firmanın da ruhsatı iptal edilir, yöneticileri de kanun gereği 1 yıl hapis ile cezalandırıldı.
Sonuç: Türkiye’deki gibi “eline biranı al yolda yürü” özgürlüğü Amerika ve Avrupa’da yok! Bu aslında özgürlük değil, diğerlerine gösterilmesi gereken saygının kanun tarafından koruma altına alınmaması. İsteyen herkes kanuni sınırlar içinde ne istiyorsa, kendi kararını verecek yaş sınırını geçmişse, TÜKETEBİLİR! Ama devlet bu tüketimin diğer vatandaşların haklarına tecavüz etmeden ve toplumsal huzuru bozmadan olması ve özellikle gençlerin ve çocukların fiilen ALIŞTIRILMALARINA karşı GEREKLİ DÜZENLEMELERİ yapmalıdır. Bugüne kadar tam olarak yapmadık ama umarım en kısa zamanda GEREKLİ ADIMLAR atılacaktır...
Son söz: İstanbul’un özellikle Kadıköy yakasında içkili mekanlar, Fenerbahçe’de nargile kafeler, “evlerin altını” işgal etmiş durumda. Çocuğunu okuldan alan bir anne içki masalarının arasından geçerek evine giriyor. Evlerin altında nargile kafe işletmek için sürekli 4-5 soba yakıp, yukarıda oturanları dayanamaz hale getiriyorlar! DÜNYA GENELİNDE GELİŞMİŞ hiçbir ülkede OLAMAZ! OLMAZ! Bu ne özgürlük, ne de modernlik, olsa olsa rezillik! TÜRK DEVLETİ bu gidişe mutlaka DUR diyecektir!