Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın Cumhuriyetin 99. Yılında, yeni yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması hedefi ve idealiyle yaptığı vizyon açıklaması ve bu açıklamanın hemen ertesi günü banttan indirdiği Türkiye'nin otomobili TOGG'un oluşturduğu etki muazzam.
Türkiye'ye inanan ve yeni yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması için niyet eden, gayret eden insanlardan yayılan politik enerji herkesi şarj edecek kadar güçlü.
Kurulur kurulmaz iktidara gelen ve her seçimden birinci parti olarak çıkmayı başaran Erdoğan liderliğindeki AK Parti'nin yirmi yılda sessiz bir devrim gerçekleştirdiği ortada.
Hem AK Parti'nin icraatlar, açılımlar ve atılımlarla dolu sicilinden hem de muhalefet partilerinin tek tek ya da bir arada ülke yönetimini devralacak yeterlilikte ve yetkinlikte olmayışından kaynaklı olarak ortaya çıkan gerçek şudur:
Türkiye'nin geleceği yürüdüğü istikamettedir. CHP'nin motto haline getirdiği "Cumhuriyetin ikinci yüzyılı" ancak Erdoğan liderliğindeki AK Parti eliyle "Türkiye Yüzyılı" olabilir.
Çünkü dünya büyük sınamalarla karşı karşıya. Avrupa'yı korku sardı. Covid-19 salgını ve Ukrayna-Rusya savaşının yol açtığı ekonomik durgunluğa, doğalgaz krizi ve açlık tehlikesi de eklendi. Üstelik BM dahil mevcut yapılar sorun çözme becerisinden uzak görünüyor.
Yakın coğrafyamızın içine çekildiği savaşlar, terör bataklığı ve parçalanma süreçleri Türkiye'nin geleceğini de tehdit eder nitelikte.
Başka bir okumayla nihai hedefin Türkiye olduğu da pek ala söylenebilir.
Dolayısıyla Anadolu topraklarında bulunuşumuzun ikinci bin yılının, Cumhuriyeti kuruşumuzun ikinci yüzyılının eşiğindeyiz. Baş dönmesine teslim olamayız. Hareketsizliğin de ihtilaf ve çalkantıların da yol açacağı tehlikeleri göze alamayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dikkat çektiği gibi kritik bir eşik bu. Yeni lige atlamazsak burada da duramayız, aşağıya düşeriz.
Yeni yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması, olabilmesi için gerekli her şeye sahibiz.
Bunu mümkün kılacak siyasi akla, hamle yapacak güce, devlet geleneğine, millet desteğine sahibiz. Dünya lidersizliğin cenderesinde ama Türkiye büyük bir lidere sahip.
Erdoğan'ın tecrübesi ve vizyonu, AK Parti'nin toplumun her katmanından, her noktasından gelen temsil kabiliyeti ve organik politik enerjisi, sanayimizin, bürokrasimizin, akademimizin ve özellikle gençlerimizin potansiyeli Türkiye'yi yeni yüzyılın gereklerine taşıyacak potansiyelde.
Yeter ki bunun farkında, bir arada ve kararlı olalım.
Tam da burada Erdoğan'ın yaptığı çağrıyı hatırlamak da fayda var:
"Buradan 81 vilayetimizdeki her bir vatandaşıma sesleniyorum. Biz Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını, aynı zamanda Türkiye'de siyaseti üslubuyla, tarzıyla, işleyişiyle, sonuçlarıyla değiştirecek yeni bir dönemin miladı haline getirmek istiyoruz.
Türkiye Yüzyılı için yapılacak her katkı bizim için çok kıymetlidir. Gelin, 29 Ekim 2023'e kadar Türkiye Yüzyılını konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı vizyonunu birlikte oluşturalım, birlikte inşa edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılını yeni bir milli mutabakat zeminine dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılında demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizi, bir asırdır enerjimizi yiyip tüketen her türlü taassuptan arındırıp, siyasetin eksenini emek ve eser üzerinde yeniden kuralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizi özgürlüklerin çerçevesini, pozitif özgürlük anlayışıyla tekrar çizelim.
Gelin, Türkiye Yüzyılında tam fırsat eşitliği ve hakkaniyet temelinde bir sosyal adalet anlayışını birlikte tesis edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılında asırlardır gerilemeyle, duraklamayla, yıkılmayla tarif edilen ülkemizin yükseliş dönemini başlatalım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizi herkesin kendi yankı odasından çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu bir yer haline getirelim. Gelin, Türkiye Yüzyılını fark edilen, fark atan, farkını hissettiren ve farklılıklarıyla zenginleşen bir ülke haline gelişimizin sembolü yapalım. Gelin, Türkiye Yüzyılında erdem ve adalet devletini zirveye çıkaralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizi küresel çarkın bir dişlisi olmak yerine lokomotifi haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılını milli ve yerli değerlerle evrenseli kuşattığımız, sözümüzü çağa söylediğimiz bir dönem haline getirelim.
Gelin, Türkiye Yüzyılını korkularıyla yaşayan bir geçmişten umutları, hayalleri, özgüveni ve cesaretiyle şahlanan bir geleceğe geçişin kapısı yapalım. Gelin, yüzümüzü hem doğuya hem batıya ama asıl doğruya doğru dönelim. Gelin, bir asır önce istiklal mücadelemizi bir ilk adımla nasıl başlatıp zafere ulaştırdıysak, bugün de istikbal mücadelemizin ilk adımını atalım. Gelin, bu yolu kadını-erkeğiyle, genci-yaşlısıyla, her kesimden insanımızla hep beraber yürüyelim.
Bu vatan hepimizin vatanı, bu ülke hepimizin ülkesi, bu bayrak hepimizin bayrağı, bu devlet hepimizin devleti, bu gelecek hepimizin ortak geleceği".