ABD’nin çıkarcı bakış açısı, Türkiye’ye yönelik yaptığı ihanet içerikli politikaları, derin İngiliz “parçala ve hükmet” parametresi ile devam eden uygulamaları, kesin bir konuda net düşünmemizi gerektiriyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizler; bölgedeki halkları, yine aynen şimdiki gibi kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığı, söz verip ortada bıraktıkları, son anda arkasını döndükleri, dönemin esas gücü olan Ruslarla anlaşarak, gelip kullanıp, çekildiği bölgeleri teslim ettiği bilinen, tarihi gerçekler olduğu aşikârdır.
Uzun zaman Rusların çöküşünü dizayn eden ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası tüm faaliyetlerini Sovyetler Birliği’nin çöküşüne adadığı da bir hakikattir.
O dönemler; Sovyetlerin baskıcı politikalarından bıkmış halklar, doğal olarak bu sürece kendini kaptırdı ve bağımsızlık hareketlerinin fitili yakıldı.
Ukrayna, Azerbaycan, Gürcistan en aktif ülkeler olarak tarihe geçti.
Şimdiki dönemin gerçekleriyle olaya baktığımızda; yine de aynı noktadan, yeni asrın yeni dizaynı gerçekleştirilmeye gayret ediliyor. Birinci Dünya Savaşında; Osmanlı cihan devletimizin çöktürülmesi, onu çöktürmeye götüren enstrümanlar neydiyse, çağımızın bu zamanında yapılanlarla benzerliği, tarihi tekrardan ibaret olduğunu anlamaktayız.
Orta Doğu kan gölüne dönüşürken, Rusya’nın başı, Ukrayna ve Gürcistan’la karıştırılmaya başlatıldı. Lakin “Rusya çöktü çökecek, bitti bitecek” denile denile, esasında ABD’nin yakın hesaplarını suya düşürmeyi başardı. Kimse inanmıyordu. Hatta bazıları, ambargolar Rusya’nın sonunu getireceğini söylerken, Rusları açlıkla çöküşe sürükleyeceğini düşünenlerin, ekmekle Ruslara ders veremeyeceklerini yazmıştım.
Şimdi yeni dünya düzeni kurgulanmakta. Yeni haritalar dizayn edilmekte. Masadaki pastadan “kim ne kadar pay alacak” diye savaşlar tetiklenmekte. Terör örgütleri devreye sokulmakta. ABD “tüm bunlardan haberim yoktu” derken, artık hiç inandırıcı olmadığı o kadar net ki!
Şimdi biz kendi yolumuza bakmak durumundayız. Rusya giderek daha etkili hale geldiği aşikârdır. ABD; Türkiye’nin sırtından vurduğunu, sadece PKK uzantısı PYD’ye verdiği destekle, her geçen gün kanıtlamakta. Bunda yanıldığımı çok arzu ederdim. Lakin ne yazık ki, gerçeklerle karşı karşıyayız.
Dünya yeniden tek kutuplu halinden çıktı ve küresel aktörler değişmeye değiştirmeye başladı. Rusya yeniden ABD’nin rakibi rolünü geri alabildi. Bu durum, Orta Doğu’da kendinden söz ettirdiği gibi, eski Sovyet Cumhuriyetlerinde farklı boyutta kendinden bahsettireceği gözükmektedir.
Küçük devletler kimin yanına konumlanacağını, büyük devletler kiminle uzun vadeli yürüyeceğini hesaplamakta. Aynen söylediğim gibi, ileride “tavrını belirle” diyenlerin başında gelen devlet Rusya olacak. Yakın etrafının geriye dönmesini, fiili bağlarla kendine bağlanmasını temin etmeye kalkmayacağı, mümkün gözükmüyor.
Türkiye bu zor zamanında “neleri yapmalı, hangi yeni stratejiler üretmeli” sorusu, dönemin en can alıcı sorusu olduğunu göz önünde bulundurmamız lazım.
ABD’nin baskısına başkaldırıp, her dediğini yapan konumundan kurtarmışken, yeni bir dikteci ortama girmesi felaket olur. Lakin ne yapıp edip, eşit mesafeli ilişkiler düzenini kurmak zorunda Türkiye.
Türkiye’nin Orta Doğu’da ciddi karşılığı olduğu kadar; Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve İran içerisinde de ciddi karşılığı olduğunu unutmamak şarttır.
Bugün değil ise yarın, aynen ABD ile Orta Doğu’da bir takım konularda karşı karşıya geldiği gibi, Rusya ve İran’la da karşı karşıya geleceği konularının olduğunu göz ardı etmemesi, bu zor şartlar altında Türkiye çıkarlarını geçerli tez haline getirir ise, yeni dünya tarihi için başarının hikâyesini yazmış olacak. Suriye’deki başarısı zaten artık Türkiye ile hesaplaşmadan mümkün olmayacağını, masadaki aktörler anladı. Unutmayın her ne kadar darbe üstüne darbe yesek de, yeni dünya düzeninin önemli aktörlerinden biridir Türkiye. Sadece en önemli meselemiz; yakın hedef olarak iki senelik hesaplar modundan çıkıp, yakın hedefimiz yirmi senelik hesaplar moduna geçmemiz, en can alıcı hamlemiz olacaktır.
3 önemli işi yapmalıyız;
1. Milli savunma konularımızı dışarıdan ve içeriden üretici beyinler, âlimler getirerek çözmeli. Çağın en önemli silahlarına sahip olmalıyız.
2. Geleceğimizde rol alacak; İnsan, İnsan, İnsan yetiştirmeliyiz.
3. Türkiye’nin şansı olan Erdoğan’ı, ölümüne savunmalıyız.