Ahmed Şara, Suriye devletinin geçiş hükümeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla Ankara'ya geldi. Arabistan'dan sonra yurtdışı ziyaretinin ikinci durağı. Türkiye, Suriye muhalefetini baştan beri destekledi. Milyonlarca Suriyeli göçmene kapılarını açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün baskılara karşı göçmenleri her zaman korumaya yönelik adımlar attı, siyasetleri uyguladı. Şara, muhalefetten çıkan bir siyaseti ve liderliği temsil ediyor. Bundan dolayı da Türkiye'nin öneminin farkında.
Suriye'de yeni bir düzen kuruluyor. Yeniden Suriye topraklarında bir egemen irade oluşuyor. Siyasal boşlukların ürettiği terör ve çatışmayı durdurmak yeniden ortak bir siyasal iradeyi egemen kılmak en temel amaç. Yoksa ne huzur olur ne de güvenlik. Devlet olmanın birinci adımı budur. Belki de bundan dolayı Türkiye'de öncelikle terör ve güvenlik konusu konuşuldu. Bu konu Türkiye için de önem taşıyor. Çünkü Suriye'nin kuzeyi SDG denilen yapıya bağlı olarak varlığını sürdüren PYD ve YPG gibi terör örgütlerinin etki alanı altında halen. Şara, uluslararası medyada verdiği demeçlerinde de görüşmelerin devam ettiğini söylüyor. Bütün ülkede sadece tek bir silahlı güç olacağını söylüyor. Federatif yapıyı reddediyor.
Türkiye, YPG ve PYD'yi terörist ve işgalci yapılar olarak görüyor. Çünkü PKK ile ilişkili örgütler bunlar. SDG ve bunların başındaki şahıs daha yakın zamanda açıktan Öcalan'ı işaret etti. Onun yapacağı açıklamaların kendileri için önemli olduğunu belirtti. Türkiye, içerde Bahçeli ile başlattığı yeni "barış" ve "teröre son verme" teşebbüsleri de Suriye ile de yakından ilişkili olduğu görülüyor. Bundan dolayı Şara'nın ziyaretinde terör ve güvenliğin öne çıkması tesadüfi değil.
Aslında Kürtler üzerine konuşma ve politika belirleme konusunda da Türkiye önemli önceliklere sahip. Bir defa Kürtler, en fazla Türkiye'de yaşıyor. İkincisi, Suriye'deki Kürtler de Türkiye'den gitmiş insanlardan oluşuyor. Esad rejimi onlara kimlik kartı bile vermiyordu. PYD ise onları PKK siyasetine taşıdı. Katılmayanları sürdü. Hatta şimdi de Kürtleri İsrail Siyonizm'in emrine taşıma derdinde olan güçlü çevreler var. Bu siyaset, Kürtlerin Müslümanlara karşı İsrail'in yanında konumlandırılması demek.
Türkiye, Suriye ile birçok açıdan yakından ilişkili bir ülke. Şara da bunun farkında. Bu nedenle bir Arap ülkesinden sonra ilk ziyareti Türkiye'ye yapıyor. Erdoğan'a karşı sıcak davranıyor. Türkiye'ye karşı minnettarlık içinde. Elbette, İsrail'in her an işgale yönelik tutumunun da farkında. Fakat önceliğini Suriye'de yeni düzeni kurmaya vermiş. Bu açıdan da haklı. Yeni bir devletin tesisi öyle kolay bir şey değil. Şara, Türkiye'nin terör hassasiyetinin de bilincinde. Türkiye, 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Birçok acılar yaşadı, büyük kayıplar yaşadı, ekonomik faturası büyük. Artık bundan tamamen kurtulmak istiyor. Bu açıdan da Suriye'deki gelişmeler önem taşıyor.
Suriye, Esad zamanında PKK'nın hamisiydi. Eğitim ve lojistik açıdan merkezdi. Beka Vadisi, PKK terör yapısının eğitim ve yetişme yeriydi. 2000'li yıllarda bu değişti, ancak yine de etkileşimler devam etti. Eski rejim bir biçimde Türkiye'ye karşı PKK desteğini sürdürdü. Şimdi yeni Suriye rejimi ile beraber Türkiye bunu tamamen yok etmek istiyor.
Suriye, baştanbaşa yıkılmış, dağıtılmış, yaralanmış bir ülke. Bunu ayağa kaldırmak kolay değil. Para, insan gücü, tecrübe ve başka yardımlar gerekiyor. Türkiye bu açıdan büyük bir imkan. Afrin ve İdlip'te oluşan bir tecrübesi de var. Suriye'ye büyük katkısı olacak ülkelerin başında geliyor. Sezai Karakoç'un medeniyet tahayyülü belki de yeşerecek! Üstad, Fırat ve Dicle arasındaki birlikle beraber İslam medeniyetinin yeniden filizleneceğini söylüyordu. Kim bilir!