Ankara, İsrail’in Türkiye’de militarist gruplarla kurduğu kirli ilişkileri iyi biliyor olmasına rağmen İsrail’e yeni Ortadoğu’nun inşa edilmesinde ortaklık teklif etti. Ancak İsrail (tıpkı İran gibi) işbirliğine açıkmış gibi davranıp, diğer taraftan eski dönemin alışkanlıklarıyla bölgede çatışmayı beslemeye devam etti. Hepimizin bildiği gibi İsrail’in Lübnan ve Gazze’deki insanlık dışı uygulamaları ilişkileri kopma noktasına getirdi. Mavi Marmara katliamı ise bardağı taşıran son damla oldu. İsrail Ordusu hükümetinin emriyle, açık denizlerde bilerek ve isteyerek Türk vatandaşlarını katledince Türkiye İsrail’le köprüleri attı. İsrailliler önce bunu blöf sandılar... Unutulur sandılar... “Nasıl olsa arkamda ABD var, Türkiye birkaç kurban için Batı’yla ilişkilerini bozmayı göze alamaz” diye düşündüler. İsrail bu rahatlıkla işlediği suç için özür dilemeyi de, tazminat ödemeyi de reddetti. Oysa geçen zaman İsrail’in varsayımlarını boşa çıkardı. ‘İsrail ile ilişkileri bozulanın Batı’yla da ilişkileri bozulur’ efsanesi böylece yıkılmış oldu.
***
Mavi Marmara’dan bu yana İsrail ve Batı’daki uzantıları Türk çıkarlarına zarar verebilmek için ellerinden geleni yapıyor. Özellikle ABD’de olağanüstü bir Türkiye-karşıtı lobi oluştu. İsrail gizli servisi de Batı basınında Türk hükümeti aleyhine pek çok haber yaptırdı, bunların bir kısmının yalan ve iftira olduğu hemen anlaşıldı. Buna benzer kirli ve gizli-saklı çabalar da işe yaramadı. Çünkü Türkiye İsrail karşıtlığı yapmadı, Mavi Marmara tepkisi geçici hislerle yapılmış bir şov da değildi. Türkiye ilkesel davranıyor ve bulunduğu her yerde İsrail’e olan tepkisini açıkça ortaya koyuyor. Gizli-kapaklı oyunlarla Türkiye’yi yola getiremeyen İsrail bu operasyonlarına hala devam ediyor. Ancak perdenin önünde Türkiye ile yakınlaşmak için birçok girişimde bulunmaktan da geri durmuyor. Çünkü Tel Aviv yönetimi Yunanistan, Romanya, Kıbrıs Rum Kesimi gibi ülkelerle anlaşarak Türkiye ile bozulan ilişkilerden doğan boşluğu doldurmak istese de Türkiye’nin İsrail’e sağladığı stratejik avantajları 10 ülke dahi karşılayamıyor. Bu nedenle İsrail kapının önünde dolanıp duruyor.
İsrail’e ek olarak Amerikalılar da Türkiye ile İsrail’i barıştırmak için olağandışı bir gayret içinde. Çünkü ABD ne Türkiye’den vazgeçebiliyor, ne de İsrail’den. İsrail Amerika içindeki güçlü ve zengin diasporası ile Amerikan siyasetinin belirleyici aktörlerinden. Türkiye ise bölgesinin gözardı edilemez aktörü. Türkiyesiz bir dış politika ABD’ye hem maddi hem de manevi açıdan çok pahalıya patlıyor. İşte bu noktada ‘İsrail’le ilişkisi bozulanın Batı ile de ilişkileri bozulur’ miti yıkılmış oluyor. Aslında bu mitin yıkılması dahi İsrail açısından büyük bir stratejik kayıp.
***
Geçen hafta izlediğimiz NATO toplantısı bu konuda çok iyi bir örnek oldu. Türkiye Mavi Marmara’dan bu yana NATO’nun İsrail ile yakın ilişki kurmasını engelliyor. Oysa İsrail Mısır, Moritanya ve Cezayir gibi Akdeniz Diyaloğu süreci ülkelerinden. Bu nedenle bazı NATO üyeleri Türkiye’nin İsrail’i bloke etmesini ikili sorunların NATO’ya taşınması olarak görebiliyor. En son Brüksel toplantısında da bazı ülkeler Türkiye’nin adını vermeden İsrail’in NATO’nun ‘ortağı’ olduğunu iddia edip, eğer İsrail ile ilişkiler askıya alınacaksa diğer Akdeniz Diyaloğu ülkeleriyle de aynısının yapılması gerektiğini söylediler. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun buna tepkisi oldukça sert oldu. Davutoğlu“Ortak diyorsunuz, ortak gerçekten ortak olmalı ki biz de ona ortak gibi davranalım. Bir devlet bizim vatandaşlarımızı açık sularda öldürürse, biz ona ortak diyemeyiz” dedi. Davutoğlu bu toplantıda pek çok örnekle İsrail’in yaptıklarının kabul edilemez olduğunu, diğer ülkelerle ilişkilerin kesilmesinin ise anlamsızlığını izah etti. Bu izaha kimse karşı çıkamadı, çareyi konuyu değiştirmekte buldular.
Türkiye’nin Brüksel’deki gibi ilkeli, ısrarcı ve dik duruşu İsrail savunucularını susturuyor ve Türkiye İsrail’le ilişkileri kopukken ABD ile çok iyi ilişkileri olan yeryüzündeki tek devlet olarak kayıtlara geçiyor.