Geride bıraktığımız hafta içinde Washington’da Amerikan Ticaret Odaları ev sahipliğinde, Beyaz Saray’a bakan tarihi binalarında önemli bir toplantı gerçekleştirdik... Ana tema çok açıktı; Beştepe Yeni Ekonomi Paradigması ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu tez...
Sevgili dostlar, paralel ve malum medyanın ortak engelleme ve sonrasında karalama çabalarına rağmen toplantı çok başarılı bir şekilde tamamlandı ve yeni bir ilişki başladı...Bu ilişki ve karşılıklı bakış, Cumhurbaşkanımız liderliğinde karşılıklı yeni bir paradigma tanımlama yolunda ilerleyecek...Önümüzdeki süreçte birkaç toplantı daha düzenleyeceğiz ve son toplantı Eylül-Ekim aylarında yüzlerce Amerikan yatırımcısının katılımıyla Türkiye’de gerçekleşecek ve Sayın Cumhurbaşkanımız kendilerine hitap edecek...
Peki yeni paradigma neleri içeriyor? Türkiye, YENİ DÜZEN-DENKLEM içinde ne ifade ediyor... Bu soruya önümüzdeki günlerde çok detaylı cevap vereceğiz...
Bu noktada konuya temel olması amacıyla bazı hatırlatmalar ve tespitler yapmak istiyorum...
Sevgili dostlar, bu soruyu düşünüp, geçmiş yazılara göz atarken, Alev Alatlı ile yaptığımız bir programın özeti gözüme çarptı... Bu soruya net cevaplar içeren detayları var...
Alatlı çok net bir tez ortaya koyuyor; “turbo kapitalizm, panteizm eşliğinde yeni sosyal-ekonomik-siyasal silahları ile dinlere ve ulus devletlere saldırıyor”...
Peki bu tezi nasıl sorgulamalıyız?
Sevgili dostlar, Alev Alatlı, RÜYA ve Kabus romanlarında bana “yeni dünya düzeni” kavramını ilk defa sorgulatan ve “romanlardaki” ilginç detayları yıllar sonra görünce “vay be” dedirten bir isim... Alatlı’nın yukarıda bahsettiğim konuşması oldukça ilginç; Dünya genelinde turbo kapitalizm-panteizm denkleminin hayata geçirilmesi için “dinlerin ve ulus devletlerin” yıpratılması gerekiyor ve bu süreç uzun yıllardır devam ediyor ! Bir de not düşmemiz gerekli; dünya genelinde planlanan çatışma “dinler arası değil, İslam coğrafyası genelinde bir çatışma”. Küresel plan ve Huntington tezleri detaylarda dikkatli bakınca uyumlu...
Sevgili dostlar, detaylı düşününce Alatlı’nın tezi yerine oturuyor. 2001-11 Eylül sonrası özellikle Batı Dünyası tarafından İslam ve “terör” kavramlarının ısrarla birlikte anılması, medyada birlikte sorgulanması ve ortaya atılıp zorlanan, ALGILAMALARIMIZA İNATLA YERLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILAN “dünya üzerinde en büyük sorun Orta Doğu kaynaklı İslami terör” tezi düşünenlere çok şey söylüyor... Aynı derecede olmasa bile Mel Gibson gibi isimlerin dahi alet olduğu “kendi dinlerine” yönelik “acabaları” yerleştiren filmler, programlar, kitaplar da az değil!
Peki başta İslam hedefli, dinler ile ilgili olumsuz propaganda yapılırken dünya genelinde en çok pompalanan ne? Ruhçuluk, spritüel kavramlar ve “algılama zorlamasıyla doğayı yaratıcı yerine koymaya çalışan” zorlama çalışmalar...Evrim ile ilgili yapılan büyük reklam kampanyalarını ve bunu zorla okullarda kabul ettirme çalışmasını da unutmamak lazım! Bu süreç içinde dikkat çeken diğer bir detay da “ulus devletlerin” küresel aktörler tarafından “esir alınması veya yok edilmesi”! IMF’nin 1946 sonrası icraatları bu gerçeği anlatan net kareler içerirken, yakınımızdaki son örnek; YUNANİSTAN ! AB , IMF ve diğer “leşçiler” tarafından sessiz sedasız paylaşıldı, yutuldu gitti ! Yunanlıların malları küresel MAFYA tarafından çoktan ele geçirildi...
Sevgili dostlar, Türkiye aynı atağı 2001 yılında yaşadı. 57. Hükümetin büyük hataları sonucu Finansal kriz ile “boyunduruk altına alınan” Türkiye’ye “sahip” gönderildi ve 2001-2002 Kasım arasında “muhtar bile seçilmeden SÜPER YETKİLİ BAKAN olarak atanan sahip” her şeye sahip oldu! 2003’te Türk askeri “çuval ile tanıştı” ve 2001-2007 arasında yukarıda anlattığım yapı Türkiye’yi kontrol altına almak için her şeyi yaptı! YAPTI AMA OLMADI! 2003’ten itibaren Sayın Erdoğan’ın ortaya koyduğu liderlik ÇIKIŞ yolunu açarken, 2007’den itibaren bu düzenekten kurtulan Türkiye, 2008’den sonra tam bağımsızlığını ilan etti ve Yunanistan için “paylaşılma” ile sonuçlanan süreç, burada yarıda kaldı ve geri döndü! Bir sonraki deneme ne zaman geldi dersiniz? 2013 Mayıs gezi olayları ve arkasından 17-25 Aralık darbe denemeleri... Amaç MİLLİ İRADE’yi ve TÜRKİYE’yi yerel işbirlikçiler eşliğinde boyunduruk altına almak...
Sonuç: Dünya “turbo kapitalizme doğru giderken” neler oluyor sorusunu çok detaylı bir şekilde sorgulamalı ve özellikle 2023 hedeflerimize yürürken Türkiye adına neler yapabileceğimizi planlamalıyız. Bu geçiş sırasında “planı ve programı” olmayan bütün ulus devletler aynen Yunanistan gibi YUTULUP, PARSELLENECEK! Milli ve manevi değerler TURBO KAPİTALİZM ve YEREL TAŞERONLARI tarafından linç edilmeye çalışılacak...
Son söz: Sadece bugünü değil, yarını değil, geleceği ve sistemi-düzeni sorguluyorsanız lütfen daha dikkatli bakın ve BU YOLDA TÜRKİYE’Yİ KORUYAN LİDERLİK arkasında-yanında yerinizi alın... LİDER YENİ BİR PARADİGMA TANIMLIYOR VE BUNU DÜNYA GENELİNDE KABUL ETTİRİYOR! BU DETAY ÇOK ÖNEMLİ! Devam edeceğiz...