Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO liderler zirvesine katılmak üzere Londra’ya gitmeden önce düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin NATO’da güncelleme istediğini söyledi. Erdoğan “Günümüz tehdit önceliklerine göre NATO’nun kendisini güncellemesi artık kaçınılmazdır” dedi.
Peki, Türkiye NATO’da nasıl bir güncelleme istiyor? Bu güncelleme talebi, BM yapısında talep edilen güncellemeden farklı. BM Güvenlik Konseyi beş daimi üyenin veto hakkına sahip olduğu, dünya gerçekleriyle örtüşmeyen, adaletsiz bir yapı. Türkiye bu yüzden “Dünya beşten büyüktür” diyor ve bu yapının değişmesini istiyor.
NATO’da ise durum böyle değil. NATO’da her üyenin kararlara karşı çıkma ve veto yetkisini kullanma hakkı var. Türkiye NATO’nun önemli bir parçası. Ankara NATO’nun devamı ve yapısal olarak güçlenmesini istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyen Fransız lider Macron’a tepkisi bu yüzden. Ankara’da yapılan değerlendirmeye göre aşırı çıkışlarıyla gündeme gelen Macron, Merkel’in görevi bırakacak olması nedeniyle boşalacak “Avrupa’nın liderliği” pozisyonunu doldurmaya çalışıyor.
Türkiye NATO’yu önemsiyor ancak NATO’dan da beklentileri var. İletişim Başkanı Fahrettin Altun bu beklentileri sosyal medya hesabında şu başlıklarla özetledi: Terörizme karşı, İttifak’ın temel ilkeleri gözetilmeli. Savunma sanayii alanındaki işbirliği terörizmle mücadele bağlamında gözden geçirilmeli. Türkiye’nin terörle mücadelesi iç siyaset konusu yapılmamalı. PKK/YPG’ye karşı mücadelede Türkiye’ye destek olunmalı. Üye ülkelerde FETÖ ve YPG/PKK yapılanmasına müsaade edilmemeli. Teröristler iade edilmeli.
Dananın kuyruğu burada kopuyor. Türkiye’nin NATO’da istediği güncelleme tehdit değerlendirmesi ile ilgili. Ankara, PKK’yı terör örgütü olarak gören NATO’nun YPG’yi de tehdit kapsamına almasını istiyor. Ancak ABD, NATO’da yapılan teknik görüşmelerde buna karşı çıktı ve YPG ile Suriye’de “DEAŞ’la mücadele kapsamında” çalıştığını, bu yüzden tehdit kapsamına alınamayacağını belirtti. Türkiye de bunun üzerine NATO’nun Baltık’ta Rusya’ya karşı konuşlanmasını öngören Baltık savunma planını veto etti.
Baltık planı hem Baltık ülkeleri hem de NATO için çok kritik. Baltık ülkeleri ve Polonya, Rusya’yı öncelikli tehdit olarak algılıyor. ABD, Polonya’da beş bin kişilik askeri varlık bulunduruyor. Türkiye, Baltık planını bloke ederek terörle mücadelede ne kadar hassas olduğunu ortaya koydu ve pazarlık masasında elini güçlendirdi.
Öte yandan dün yapılan NATO liderler zirvesinin ardından Baltık ülkeleriyle ilgili savunma planının kabul edildiği açıklandı. Bu, önümüzdeki süreçte Türkiye’nin güvenlik kaygılarının giderilmesi yönünde Ankara’ya bazı sözler verildiği şeklinde de yorumlanabilir. NATO Genel Sekreteri’nin Türkiye’ye ilişkin tehditlere yönelik soruya verdiği yanıtta beşinci maddeyi vurgulamasının altını çizmek gerekir.
LİBYA HAMLESİNİN BİR SONUCU DAHA VAR
Türkiye’nin Libya ile Doğu Akdeniz’de imzaladığı anlaşma Yunanistan ve Mısır’ı zor duruma düşürdü. Bu iki ülke anlaşmaya tepkili, çünkü böyle bir hamle beklemiyorlardı. Türkiye, bu anlaşmayla Doğu Akdeniz’de Yunanistan-Mısır, Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Kesimi bağlantısını kopardı. Buraya kadar tamam. Sıcak gündem maddesi Kıbrıs merkezli enerji tartışması olduğu için konuyu hep bu noktadan irdeliyoruz. Ancak gözden kaçırdığımız bir husus daha var. Meselenin İsrail boyutu. İsrail’in planı çıkardığı doğalgazı East-Med boru hattıyla İtalya üzerinden Avrupa’ya taşımaktı. Bunu Türkiye rotasına alternatif olarak planlıyorlardı. Anlaşmayla belirlenen sınırlar boru hattının planlanan güzergahını kapattı.