Mısır’da darbe 3. yılını (3 Temmuz 2013) doldurmak üzere. Hüsnü Mübarek’in 29 yıllık sultasının ardından yapılan ‘demokratik seçimleri’ kazanan Muhammed Mursi ancak 1 yıl Cumhurbaşkanlığı makamında kalabildi; “Demokrasi tanrıları”nın tahammülü sonsuz değildi!..
Medya yolu telkinlerle Mursi’nin diktatörlüğe doğru gittiğine inandırılmış halkın bir kesimi sokağa sürüldü. Aralarında eski rejim artıklarının da bulunduğu güruh, Mursi’ye destek için meydanları dolduran Müslümanlara saldırdı. Üzerlerine ateş açıldı. Esma gibi gencecik kardeşlerimiz katledildi.
Kurulan tezgahın ikinci perdesinde General Sisi ortaya çıktı. Daha doğrusu çıkarıldı. Haklarını savunmak için meydanlara inen Müslümanları katleden ve kendisine darbe ortamını hazırlayan güruhla hiç alâkası yokmuş gibi iki tarafı ‘uzlaşmaya’ çağırdı. Uzlaşma olmadığı takdirde müdahale edeceğini bildirdi ve 48 saat süre lütfetti!
Mursi bu muhtıraya, meşruiyetini demokratik seçimlerden aldığını söyleyerek rest çekti. Mursi de biliyordu veya bilmiyorsa da yaşayarak öğrenmiş oldu, demokrasi istenildiği zaman çiğnenip kenara atılan bir puttu! Öyle de oldu. Sisi “demokratik meşruiyeti” tanımadı ve darbeyi yaptı. Müslüman topraklara bombayla, kanla demokrasi ihracaatı yapan ABD ve Avrupa, demokratik yolla gelen Mursi’ye darbe yapan Sisi’ye selâm durdular. Demokrasi bir kez daha pazarlamacıları tarafından çiğnenip kenara atılmış, Sisi Mısır’ı ‘diktatörden’ kurtarmıştı!..
Her ne kadar darbe yargısının verdiği idam cezaları, cezaevlerindeki ağır işkenceler ve baskılar demokrasiye uymasa da Batı’nın çıkarları Mısır’da kurtuldu ya siz ona bakın!..
Mısır’da darbeyi destekleyen Suudi sermayeli Nur Partisi’ni de unutmayalım. Vahabi kafası Müslümanlar’ın yanında değil de Batı kuklası darbecinin yanında yer almıştı...
Bunları niye yazdım? Son günlerde iyice şîrâzesi kayan, Batı’nın üfürmelerini kurtarıcı nefes olarak görenlerin köşelerinde Cumhurbaşkanı’nı “diktatör” diye nitelendirmeleri ve CHP’nin kasetten atanan genel başkanına hak verecek kadar çukur seviye düşmeleri bana Mısır’da yaşananları hatırlattı. Batıcıları anladık da size ne oluyor? Düşmanlık ve kin sizi ne kadar da kör etmiş ki vatana yapılan saldırıyı göremiyorsunuz? Batı’nın demokrasi sakızını çiğneyip duruyorsunuz da o sakızın sizi kurtaracağını mı sanıyorsunuz. Yarın Batı Türkiye’de istediği darbeyi yaptırırsa Kabataş’ta kurulacak darağaçlarında görürsünüz demokrasiyi, diktatörlüğü! Oyun kuralına göre oynanır ve Recep Tayyip Erdoğan da bunu yapıyor. Demokrasi adı altında ülkenin işgal edilmesine izin vermediği için mi suçlu Erdoğan? Düşmanın nasıl kavga ettiğini bilen ve ona göre kavgaya ettiği için mi suçlu Erdoğan? Pasifliği değil ataklığı seçtiği için mi suçlu Erdoğan? Kafanızdaki Batı putunu yıktığı için mi suçlu Erdoğan?
Beyler bayanlar; bu işler teknede doğum günü partisi yapmaya, genel yayın yönetmeni olarak atandığın gazeteye sevgilini köşe yazarı yapmaya benzemez. Kavga etmek yürek ister, düşmanın oyununu bozacak feraset ister. İnsanın bilmediği mevzulara karışmaması da bir erdemliktir; kavga etmeye yüreğiniz yok bari biraz erdemli olun. Çok şey mi istiyorum!..