Almanya'da başbakan, muhalefet partisi genel başkanları, medya, istihbarat teşkilatı vs. birlik olmuş Türkiye'ye karşı bir yıpratma kampanyası yürütüyor. Artık iş çığırından çıktı, Alman siyasetçilerin ne kadar ucuzlayabileceği konusunda tahminlerimizi dahi zorlayan bir noktaya gelindi.
Merkel'inden Cem Özdemir'ine, Gabriel'inden Schulz'una Alman siyasetinde adı duyulmuş kim varsa hemen hepsi 14 Nisan referandumunda hayır kampanyası yürüttü. PKK ile birlikte boy gösterdi. Türkçe hayır çağrıları yaptı. Alman gazeteleri Türkçe manşetlerle hayıra destek istedi. Ak Parti'lilere seyahat özgürlüğünü kısıtlamak pahasına bir hayır kampanyası yürütüldü Almanya, Hollanda ve Avusturya'da. Devletler arası ilişkilerde teamül ve hukuku yerlere düşüren tüm bu rezillik Türkiye'nin iç işlerine karışmak olmadı da yine Merkel'in 2019 seçimleri için daha şimdiden muhalefeti dizayn etmeye kalkan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye hakkındaki küstah açıklamalarından sonra Erdoğan'ın Almanya'daki Türk vatandaşlara "Türkiye düşmanı partilere destek vermeyin" demesi Alman egemenliğine müdahale oldu.
***
Almanya'nın 2013'ten bu yana giderek alenileşen ve çapı büyüyen Türkiye karşıtlıkğının tezahür ettiği olayları buraya sıralasak yer yetişmez.
15 Temmuz'daki tavrı ancak darbecileri memnun edecek türdendi.
Türkiye'nin arananlar listesindeki terör hükümlüsü ve şüphelisi 5 bine yakın kişinin dosyası ellerine verildiği halde gereğini yapmadılar. Darbe gecesi helikopterle Yunanistan'a kaçan FETÖ'cülerin Yunan makamlarınca iadesini engelleyen de Almanya'ydı, daha yeni kırmızı bültenle arandığı için Türkiye'ye iade edilmek üzere İspanya'da tutuklanan Erdoğan Akhanlı'nın salıverilmesini sağlayan da...
Alman medyasında "Erdoğan'ı eleştirdiği için aranıyordu" şeklinde haber yapılıyor günlerdir. Suç kariyerine 1982'de başladığı, soygun ve adam öldürmek gibi ağır suçlardan hüküm giydiğine dair tek kelime eden yok.
Türkiye'yi hedef alan kim varsa, tekil veya örgütlü, Almanya tarafından himaye görüyor, destekleniyor, finanse ediliyor.
Yani her biri tek başına büyük kriz sebebi olan onlarca olay söz konusu.
Tüm bunlara muhatap olan Türkiye değilmiş gibi yavuz hırsız misali bizi suçlu çıkartmaya çalışıyorlar.
Türk seçmenin oyuna hiç mi ihtiyaçları yok?
Almanya'da eylül ayında seçim var. Siyasetçilerin topunun birden bu denli izansızlaşmasının, en makul dediğimiz Merkel'in bile Cem Özdemir'le yarışır hale gelmesinin, ikisi hariç tüm partilerinin seçim beyannamelerinde Erdoğan karşıtlığına yer vermesinin sebebi ne? Almanya'da 1,5 milyona yakın Türk seçmen var, kimsenin onların oyuna ihtiyacı yok mu?
Durum şöyle; Türkler şimdiye kadar olan seçimlerde ağırlıklı olarak SPD'ye oy verdi. SPD'nin dahil olduğu sol-sosyal demokrat blok ile Merkel'in partisi ve liberallerin içinde olduğu blok arasındaki oy farkı az olduğundan Türklerin tercihi aslında çok önemli. Ancak şu anda bütün Avrupa'da olduğu gibi Almanya'da da ırkçılık, Müslüman karşıtlığı, yabancı düşmanlığı akıl almaz hızla yükseliyor. Merkezde gözüken partiler de bu girdaba kapılmış durumda. Türkiye karşıtlığının ana etmenlerinden biri de bu. Çünkü Erdoğan İslam ile özdeşleştiriliyor. Merkel, Erdoğan'a karşı CHP ve HDP'nin ittifak yapmasını isterken de aslında "Müslüman Türklere" karşı "seküler Türkler" tercihi yaparak çok derin bir ayrıştırmaya gidiyor. "Basın özgürlüğü yok ediliyor, tek adamlık geliyor" gibi argümanlar, Merkel gibi siyasetin merkezindeki bir figürün bile Wildersleşebildiği gerçeğini gizleme yöntemi.
Dengeyi bozan ise ırkçı parti AFD'nin oylarındaki yükseliş. Merkel ve diğer partiler hali hazırda tüm eyalet meclislerinde vekil çıkaran, bir önceki seçimde barajın altında kaldığı için Federal Meclis'e giremeyen ancak bugün için baraj sorunu gözükmeyen bu partiye oy kaybetmemek için Almanya'nın en büyük göçmen topluluğu olan Türkleri hedefe koymuş durumda. Yüzde 2'lik etkisi olan Türk oylarından daha cazip gözüküyor yüzde 15-20'lik ırkçı seçmenin oyu.