Hayli şık bir asker. Albay rütbesinde. Apoletler pırıltılı ama göğüste de madalya takacak yer kalmamış, belli… 82 ülkenin katılımının sağlandığı ileri sürülen (neredeler?) DAEŞ’le Mücadele Koalisyonu Sözcüsü sıfatıyla konuşuyor.
En iyisi şuraya İngiltere’nin SKYNEWS kanalına özel demeç veren Amerikalı Albay Myles Caggins’le ilgili sosyal medya mesajını koyayım, suretini de görmüş olursunuz.
Şöyle diyor 20 Şubat tarihli açıklamasında: “İdlib vilayeti terörist gruplar için bir mıknatıs işlevi görüyor. Buna yol açan sebeplerden birisi orada merkezi otoritenin bulunmaması. Oradaki gruplar, sadece kışı atlatmaya çalışan, hayatta kalarak yaşam umudunu ve iradesini sürdürmeye çalışan siviller açısından sıkıntı ve tehdit teşkil ediyor.”
Sözler, DAEŞ’le mücadele ettiğini söyleyen bir koalisyonun Amerikalı albayına ait, tartışma bitmiştir, artık dağılabiliriz.
PENTAGON RUSLAR GİBİ DÜŞÜNÜYOR…
Beyazsaray ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı, İdlib’de Rusya-İran desteğinde süren “soykırım” konusunda Türkiye’nin kulağına hoş gelebilecek açıklamalar yapıyorlar ama, Amerikan Savunma Bakanlığı, nam-ı diğer Pentagon’dan tek kelime duydunuz mu, hayır!..
NATO bir askeri ittifak. Bir müttefik Rusya ile çatışma sürecinde, Brüksel’deki karargah “itidal tavsiyesinde”, Washington’daki karargahtan ise ses yok!..
Neden?..
Çünkü Pentagon, Rusya Genelkurmayı’nın yaptığını destekliyor!..
DAEŞ kalıntıları var, El-Kaide bağlantılılar oralarda yaşıyor masalıyla milyonlarca insanı göç yollarına hem de bu kış şartlarında sürükleyen saldırıları destekleyen bir politika ile karşılaştık.
Üstelik, herkesin DAEŞ’in vahşi-barbar varlığından nemalandığı dönemde Fırat Kalkanı harekatıyla artık Siyonist kumpasın maşası olduğu çok iyi anlaşılan örgütü ortadan kaldırmış Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aslan gibi evlatları şehit olurken bunu yapıyorlar.
Açık ve net söyleyelim:
TÜRKİYE, İDLİB’DE BİR RUS-AMERİKAN ORTAK SENARYOSU İLE KARŞILAŞTI, ARKASINDAKİ ESAS AKIL SİYONİZMDİR, PLAN, WASHINGTON VE MOSKOVA’DAKİ SİYONİST LOBİNİN KONTROLÜNDE YÜRÜMEKTEDİR. NOKTA.
Bunu teşhisi edip, stratejimizi buna göre yapmak zorundayız.
Sıkıştığımız yerde koşarak gelecek kimse yok ortalarda, boş yere bu, Amerikan emperyalizminin 15 Temmuz saldırısına direnmiş şerefli milleti celladı ile kucaklaşmaya zorlamayın!..
Tekrar ifade ediyorum:
TRUMP VE PUTİN’LE YAPILAN GÖRÜŞMELER VAKİT KAYBINDAN BAŞKA BİR ANLAM TAŞIMAZ, ALANDA ŞEHİT SAYIMIZIN ARTMASINA NEDEN OLUR.
Esed gibi, arkasındaki güçleri çok iyi tanımlamış, onlara sırtını dayayarak Türkiye’ye (bu yazı yazıldığı ana kadar) 14 şehit verdirmiş bir kanlı diktatöre süre tanımak yanlıştır.
Eğer, süre, 5 Mart’ta Cumhurbaşkanı’nın Putin, Merkel ve Macron ile yapacağı 4’lü zirveyse, Esed bu süre içinde M4 karayolunu ele geçirmek için İdlib şehir merkezi dahil tüm yerleşim birimlerine büyük saldırılar gerçekleştirecek, Erdoğan’ın masaya çok fazla şehit vermiş bir ülkenin lideri olarak oturması için elinden geleni yapacaktır.
ROTA ŞAM’DIR, SAVAŞTAYIZ…
Siyasi hedefi belirlenmemiş askeri harekatlar patinaj çekmekten ibarettir.
Mesela, 1974 Kıbrıs Harekatı’nda Ada’daki Türkler’in can güvenliği için orada olduğumuzu söyledik ama harekat sonrasında siyasi bir deklarasyon üretmedik, hatadır.
Türk tarihinin karanlık bir döneminde İngiltere’ye kiralamak zorunda kaldığımız Kıbrıs’taki tarihi haklarımızı geri almakta ve bir daha asla geri vermemekte kararlı olduğumuzu ilan etmeliydik, çünkü zaten sonuç değişmedi.
Kırım’ı dünyanın gözünün içine bakarak ilhak eden Putin’in yaptığı siyasi açıdan dürüst bir tutumdur.
Savaştayız.
Milli Savunma Bakanlığı, hala, şehit açıklamasında "Ateşkesi sağlamak üzere İdlib bölgesinde bulunan” diye klişe bir cümle kullanıyor. Ne ateşkesi paşam?.. Ortada ateşkes mi kalmış, Soçi-Astana mutabakatı mı kalmış, 9 gözlem noktamızdaki Mehmetçik “düşman kuvvetlerinin” ortasında kalmış, bu çocuklar İdlib’te ateşkes için mi varlar?
Siyasi hedefi ilan etmek durumundayız: Beşar Esed kimliğinde, Rusya ve İran desteğinde Suriye’de varlığını koruyan rejim yok edilecek!..
Bu tarifle askeri hedef ortaya çıkar: Türk ordusu ve meşru Suriye muhalefet bileşenleri, Suriye Milli Ordusu, Şam’a girecek…
Konu bu kadar açıktır.
Mustafa Kemal’in dediği gibi, “taarruz olmadan zafer gelmez…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin yeni bir Kurtuluş Savaşı verdiğini söylüyor, ki, doğrudur.
O halde, söyleyeyim, gittim gördüm, İdlib ovasının Afyon ovasından bir farkı yok…