Ankara’da askeri konvoya yönelik terör saldırısının gerçekleştirenin, YPG terör örgütü olduğu net anlaşıldı. Lakin esas mesele “bunu kimler ve ne için yaptırdı?” sorusudur.
YPG’nin tek başına böyle bir terör eylemi yapamayacağı bellidir. Bu örgüte, içeriden ve dışarıdan desteğin olmaması, neredeyse mümkün gözükmüyor!
Bu hain ve alçak eylemin arkasında, muhtemel büyük devletlerin olduğu bir ihtimal değil artık, tahmin ediyoruz. İlk akla gelenlerin içerisinde ise Rusya gözükmektedir.
Eylemin gerçekleştiği yer ve hedef alınanın “asker” olması daha ziyade kısas niteliği taşısa da, esasında burada Türkiye’yi bypass etme çabası olduğunu görmemiz mümkündür.
Rusya için savaş ve gerginlik, yaşam kaynağıydı. Lakin Rusya; Doğu Avrupa bölgesinde de, operasyonlar ve NATO hava sahasını durmadan ihlal ediyor. Açık açık, bu bölgede kendi şartlarını oluşturmaya gayret ediyor. Sonuç olarak da, ABD’yle tek muhatap haline gelmek istiyor. Kendi sınırlarına yakın bölgelerde, yaptırımlarını ve yeni şekillenmeleri, kendisinin rızası olmadan kimseye yaptırtmak istemiyor. O nedenle, Suriye’de bir an önce dengeyi kurmak ve bir kaç cephede savaşacak ekonomik gücü olmadığı için, bu kurguyu bitirmek istiyor. Türkiye yegâne ve tek güçtür ki; Suriye’deki durumu, Rusya ve İran’ın, biraz da ABD’nin istediği denklemde düşünmüyor. Hatta tamamen bağımsızca ve insan merkezli düşünen tek devlettir. Bu tutum, ABD de dâhil olmak üzere, bölgeyi dizayn etme çabasında olan herkesin oyununu bozmaya hizmet ediyor. İran’ın bu tabloda Rusya ile ittifak içerisinde hareket etmesi ve neredeyse bu coğrafyada pek çok ülkeyi kontrol etmesi de, genel perspektifte Türkiye’nin bypass edilmesi operasyonunun bir parçasıdır.
Türkiye’nin, Halep ve sınırı boyunca olan tüm noktalara stratejik gözle bakması doğru ve hayatidir. YPG ve PYD’nin, silah, para ve strateji üretme konusundaki desteğinin, ABD, Rusya ve İran’dan geldiğinin tüm emarelerini, açıktan verilen destekler göstermektedir zaten! Dolayısıyla Türkiye’deki bu hain saldırının esas nedeni, Türkiye’yi kendi sınırları içerisinde zapt etmekten başka bir şey değildir. Ülkenin içerisindeki; sözde akademisyen, medya kurumları ve bazı sözüm ona muhalif liderlerin, halen olayı okuyamaması, olayı hükümetle hesaplaşma fırsatı olarak değerlendirme gayreti ise terör örgütleri ve onları bu hamlelere yönelten devletlerin en önemli başarısıdır, işlerine yarayan bu zatları kullanmak...
Ankara saldırısının özüne baktığımızda, Rusya kokusunun gelmesine esas neden, ona savaşın gerekli olması gerçeğidir. Lakin burada savaş anlayışı, Türkiye’yi oraya çekerek savaşmak niyeti taşımıyor. Çünkü Rusya şu anda, Türkiye ile açık meydanda savaşacak güçte değil. Burada nükleer güç olması da bunu tetikleyemiyor. Türkiye’yi bu savaşta göstererek, esasında bypass operasyonu yapmaktadır. Türkiye’nin bölgeyle ilişkilerini kesmek, Halep hattını yok etmek, Türkiye’nin Orta Doğu bağlantısını koparmaktır esas hedef!
YPG, PYD ve PKK gibi terör örgütlerini, Türkiye içerisindeki bağlantılarla ilişkilendirip, durmadan saldırılar oluşturmak, devletle halk arasını açmak, insanları hükümetle karşı karşıya getirmek ve bıktırmaktır niyeti. Görünen köy ise; Türkiye’nin içeride paçalarını bağlamak, dışarıda Suriye denkleminin Türkiye’siz dizaynı bitene kadar da, bu dolaylı savaşı zinde tutmaktır. Hatta bu saldırıların giderek artacağı, Türkiye’yi daha hızlı bir şekilde sınırları içerisine itmek ve Suriye meselesinde geri adım atmaya gayret edileceği de aşikârdır.
Türkiye içerisinden bahar beklentilerinin seslendirilmesi, Mecliste bulunan HDP üyelerinden üstü imalı felaket sinyali vermeleri, FETÖ destekçilerinin attıkları mesajlar, ismi aydın ve akademisyen olup ama esasında vatanına ihanet oluşumunun tam göbeğinde oturanların, hain saldırı sonrası terör örgütlerini savunan bildiri yayınlaması, FETÖ operasyonuyla CHP Genel Başkanlığı görevinden gönderilen Deniz Baykal’ın milli duruşuna karşın partiden ihraç istenmesi ve buna benzer her kareyi bu tabloda değerlendirmemiz lazım. Türkiye’nin hem kendisi, hem de tüm medeniyet coğrafyasının geleceği için, bu ismi konulmamış savaştan zaferle
çıkması şarttır. PKK, PYD, YPG, FETÖ gibi hain yaratıkların yanı sıra, ikili oynayan ABD’ye, yalan konuşan ve insanlık suçunun ortağı olan Rusya ve İran’a rağmen, bunu başarmalıdır Türkiye. Kılıçdaroğlu gibi sığ düşünen, burnundan ötesini göremeyen kapasitesiyle ortalığı bulandırmasına, medya önünde ülkesini kaşla göz arasında satmayı özgürlük adıyla süsleyenler, parti kurup Kürt halkını temsil ettiği yalanını uyduran, esasında ise Kürtlerin umudunu öldürenlere rağmen, TÜRKİYE başaracaktır. Türkiye hakkı ve haklıyı temsil ettiği için, umudun ismi olduğu için, masumiyeti yok edenlere karşı ALLAH dediği için BAŞARACAKTIR...