- 7 Ekim saldırılarının ardından en sükûnetli ve aklıselim açıklamaları Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. İki tarafa da ateşkes çağrısında bulunarak sivillere zarar verilmemesi konusunda uyardı.
- Nihai çözümün iki devletli çözüm olduğunu, 1967 sınırlarında toprak bütünlüğü sağlanmış, başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulmasının şart olduğunu duyurdu Erdoğan. İlk gün söylediğiyle bugün savunduğu aynı olan ikinci bir ülke/lider yok zaten.
- O gün bugündür de Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başta olmak üzere yoğun bir diplomasi trafiği yürütülüyor. Erdoğan bugün Katar'da Gazze'de acil ateşkes ve nihai hedefler için çalışacak.
- Garantörlük teklifi şu ana kadar çözüm için getirilen en gerçekçi öneri.
- Türkiye'nin yaptığı en önemli katkı esasen meselenin doğru bir zemine taşıması ve çözüm fikrini mayalaması oldu. Bunun için İslam ülkelerini cesaretlendirirken ve ümmet bilincini uyandırırken, Batı ülkelerini ikiyüzlü tutumlarıyla yüzleştiriyor ve rasyonel siyaset gereği doğru olanı yapmaya motive ediyor.
- Bunun başında İsrail'in çarpıttığı tarihi, kavramları, BM Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararını hatırlatması, hakikati yerine koyması geliyor.
- Erdoğan 1947'den günümüze Filistin topraklarını yansıtan haritayı 2019 yılında BM Genel Kurulu'nda göstererek sorunun İsrail işgali olduğunu olabilecek en yüksek tonda dünya gündemine taşıdı ve "İsrail'in sınırları nerede başlayıp bitiyor" diye sordu.
- Hamas'ın terörize edilmesine ve DAEŞ terör örgütüyle eşitlenmeye çalışılmasına başından itibaren karşı çıkıyor Türkiye. BM terör örgütleri listesinde yok zaten Hamas.
- Erdoğan Hamas'ın Filistin'in bir gerçeği ve Gazze'nin siyasi iradesini temsil ettiğini, işgal ve abluka altındaki vatanını kurtarmak için çabalayan milli mücadele örgütü olduğunu her platformda ifade ediyor.
- Bunun dışında İsrail'in bir devlet değil terör örgütü gibi davrandığını da kayıtlara geçirdi Türkiye.
- İsrail Başbakanı Netanyahu'nun savaş suçu işlediğini ilan ederek, suçun cezasız kalmaması için Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanması gerektiğini hedef olarak belirledi.
- Netanyahu'nun Lahey'de yargılanıp hüküm giymesini beklemeksizin onu hak ettiği şekilde etiketleyerek "Gazze Kasabı" olduğunu tescil etti. Şu tespiti de çok önemli Cumhurbaşkanı'nın: "Soykırım mağduru diye yıllarca ortalıkta dolaşan İsrailli yöneticiler, artık atalarının katillerine dönüşmüştür. Bu hükmü insanların zihinlerinden de tarihin kayıtlarından da vicdanlardan da silemeyecekler."
- İsrail'in Batı Şeria'daki İsraillilere "sivil" ve "yerleşimci" dediğini, ama öte yandan onların Filistinlilerin mallarına mülklerine çökmelerine izin verdiğini, silahlandırarak suça teşvik ettiğini kayıtlara geçirdi. İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi'nin ortak toplantısında "yerleşimci" diye masumlaştırılmak istenen İsraillilerin suçlu/terörist olarak nitelenmesini sağladı.
- İsrail'in yasa dışı şekilde sahip olduğu nükleer silahlarla bütün coğrafyayı tehdit ettiği gerçeğinden hareketle uluslararası denetime alınması için Batı'ya baskı yapıyor.
- İsrail'in arkasında duran devletlerin Yahudilere borçlu olduğunu için Siyonist İsrail'e ve işlediği savaş suçlarına da göz yumduğunu söyleyerek, onları da tarihin huzurunda mahkûm ediyor Erdoğan.
- İnsani yardım, tıbbi yardım, alt yapı yardımı, eğitim desteği gibi başlıklarda diğer tüm ülkelerden daha büyük bir gayreti var Türkiye'nin.
- Devleti ve milletiyle Filistin meselesine tek yürek tek akıl olarak bakan biricik ülke zaten Türkiye. Tarihi, dini, insani, vicdani görevini yapmanın bilinciyle Gazze'yi kendinden biliyor.
- İnşallah Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi 86 yıl sonra nasıl özgür kalmış ve cemaatine kavuşmuşsa; Dağlık Karabağ 30 yıldan sonra Ermeni işgalinden 44 günde kurtarılmışsa Filistin de işgalden öyle kurtulacak. Türkiye üzerine düşen vazifesini hakkıyla yerine getirecektir.