Türkiye dış politikasında, bölgedeki değişimlere bağlı olarak bazı değişiklikler oluyor. Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan ve belki de mini savaş denebilecek çatışmaların Rusya aracılığıyla yatışması, Rusya’nın dikkatini kendisi için Suriye’den çok daha yaşamsal olan Kafkasya’da yoğunlaştırmasına yol açtı. Rusya’nın Kafkasya’ya yoğunlaşmasıyla eş zamanlı olarak Mısır ile Suudi Arabistan Kızıldeniz’e köprü yapma girişimi başlattılar. İsrail’in de izni alınarak yapılacak bu köprü, Akdeniz’e iniş yollarından birinin, en azından İran aleyhine kesilmesi anlamına geliyor.
Öte yandan Esad’ın Suriye’de kalmasında ısrarcı olan İran da, Suriye üzerindeki etkisini giderek kaybediyor; ancak kaybettiği bu yerin tamamen Rusya tarafından da doldurulamadığı anlaşılıyor. Bu durum Türkiye sınırına yakın bölgenin ÖSO ile DAEŞ arasında sürekli el değiştirmesine, bu arada PYD’nin alan genişletmek için cesaret bulmasına yol açıyor.
DAEŞ, sınıra yakın yerlerde kazandığı her cepheden Türkiye’ye roketler göndererek düşmanlarından birinin de Türkiye olduğunu ima ediyor. Bu arada ABD, Suriyeli Kürtlerin PKK ile olan bağlantılarını kesmeleri yolunda baskı uyguluyor.
Suriye Kürtlerini tercihe zorlama
Ortaya çıkan koşullarda Suriye’deki Kürt silahlı güçleri Türkiye’ye yönelik yıpratma savaşından elini çeker ve hatta PKK’nın yalnız bırakılmasına katkı sağlarsa, belki DAEŞ’in sınırdan uzaklaştırılması konusundaki çabalarına Türkiye de büyük bir tepki göstermez.
Bu olasılığı DAEŞ de hissetmiş olmalı ki, Türkiye’de eylem yapma ihtimalini çeşitli ülkelerin istihbarat örgütleri yoluyla ilan ediyor. ABD ve İsrail’in kendi yurttaşlarına Türkiye’ye gitmeyin uyarısında bulunması bununla ilgili olabilir. Suriye’deki silahlı Kürt hareketinin Türkiye’nin beklentileri doğrultusunda bir tavır almasını sağlayacak tek değişken ise Türkiye değil. Ayrıca ABD’nin de desteğini almak zorunda; zira bugüne kadar Rusya lehine sonuç doğuracak işlere imza atmışlardı ve şimdi tutum değiştirmeleri halinde bazı garantiler istiyor olabilirler.
Bu garantilerin bağımsız bir devlet değil, yeni Suriye’de özerk bölge olma olasılığı yüksek. Tıpkı Kuzey Irak gibi. Dolayısıyla Suriye Kürtlerin tercih etmek durumunda kalacakları konu, Esad’la değil Türkiye ile iyi geçinecek bir özerk bölge konusu.
Normalleşme dönemi
Tüm bu olasılıklar üzerinde görüşülüyor ise Türkiye ile ABD’nin Suriye Kürtleri konusunda uzlaşmaya varmış olmaları gerekir. Uzlaşının koşullarından biri Suriye’nin toprak bütünlüğü ise bir diğeri Türkiye’nin stratejik olarak bölgede yeniden güçlü bir oyuncu haline gelmesidir. Zira Türkiye stratejik üstünlük kazandığı oranda Suriye’deki Kürtlerin kendi ülkelerinde kalarak Türkiye ile iyi geçinmeleri, Suriye’ye istikrarın gelmesi ve İran’ın dışarıda kalması sağlanabilir.
Muhtemelen tam da bu nedenle Türkiye ile İsrail ilişkilerinde normalleşme dönemi başlıyor. Bu normalleşme, aynı zamanda Mısır ile de normalleşmeye işaret eder. Türkiye’nin Suudi Arabistan ile yoğunlaşan ilişkileri ile Kuzey Irak Bölgesel yönetimiyle güven tazelenmesini de bu çerçevede görmek gerekir.
Türkiye, bu yönde adımlar atılırken yeni stratejinin Rusya’ya karşı olmadığını da göstermek durumunda. Tam bu nedenle, düşürülen uçağın pilotunu öldüren kişiyi yakalayan Türkiye, onu Rusya’ya iade edecek gibi. Taraflar birbirlerini ikna ederlerse Rusya ile normalleşmenin de uzak olmadığı söylenebilir.