Irak’ta 150 milyar varil kanıtlanmış, 300 milyar metreküp ise yeni rezerv petrol sahası var. Ve bu rezerv, Musul ve çevresinde yoğunlaşıyor.
63 ülkenin koalisyon kurarak bölgeyi terörden temizleme tiyatrosunun temelinde bu servetten faydalanma arzusu yatmaktadır.
Dini istismar eden terör örgütü D..Ş’in de dine karşı olan PKK/PYD’nin de bu güçlerin piyonu olmaktan öte bir misyonu yok.
***
Bölgede olabilmek için bir bahane lazım.
İslam Devleti kurduğunu ilan eden ve kanlı infazlarla batının yardımına gerekçe hazırlayan D..Ş o bahaneyi oluşturuyor!
Bu servetin Akdeniz’e kendi kontrollerinde götürülebilmesi için Suriye’nin kuzeyinde bir koridor açılması lazım. Onun ihalesini de PKK/PYD’ye vermişler.
Oynanan oyun enerji kavgasında terörü kullanmaktan öteye bir şey değil!
***
Erdoğan önderliğindeki Türkiye batının senaryolarına alet olmaktan kurtulduğu, kirli oyunu gördüğü ve bu senaryoyu bozduğu için hedefte.
PKK/PYD’yi de, FETÖ’yü de, D..Ş’i de Türkiye’ye karşı kullanmaktan da onları korumaktan da çekinmiyorlar!
Oyunu kuranların başında elbette ki ABD geliyor.
Lakin o da Türkiye’nin haklılığı ve kararlılığı karşısında ne şiş yansın ne kebap politikası güdüyor!
***
Hatırlayın evvel ki hafta uluslararası koalisyonun ABD’li sözcüsü Albay John Dorrian “Irak topraklarında bulunan Türk ordusu, Irak hükümeti tarafından verilen resmi izinle gelmemiştir ve illegaldir” açıklaması yapmıştı.
Peşinden ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby “Irak’ta konuşlu Türk güçleri uluslararası koalisyonun parçası olarak orada değiller” diye konuşmuştu.
Kukla Irak hükümeti ise Türkiye’yi işgalci olarak gösteriyordu.
***
Geçen hafta Ankara’yı ziyaret eden ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Türkiye’nin haklılığı ve kararlılığı karşısında, Türkiye’nin koalisyonun bir parçası olduğunu terörle mücadelede haklı olduğunu açıklamak zorunda kaldı.
Kendisi binlerce kilometreden terörle mücadele bahanesiyle Irak’ı işgal ederken Türkiye’ye ‘Başıka’da ne işin var?’ diyemedi, diyemezdi de.
***
Fakat ne şiş yansın ne kebap gereği Musul harekatına Türkiye’nin katılması konusunda son sözün Irak hükümetine ait olduğunu da açıklamasına ilave etti!
Ibadi de eski sert tavrını terk ederek, ‘Yardım gerekirse, Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerden isteriz’ diye konuştu.
Tabii devreye İran ve Şii liderler girdiler. Mesela Ammar el-Hakim Irak’ın Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olmadığını ilan etti!
***
Büyüklerin ricası emirdir ama Irak, İran’ın etkisiyle bu emri dinlemeyince ABD de hem Türkiye’yi kaybetmemek hem de itibarını korumak için Musul harekatına verdiği hava desteğini %68 oranında düşürdü!
Musul’a doğru ilerleyen sözde Irak ordusu yavaşladı.
Zaten D..Ş in askeri harekatını idare edenler Irak ordusundaki subaylardan daha tecrübeli adamlar. D..Ş’in kurmay aklını Saddam’ın eski subayları koordine ediyor. Irak ordusu D..Ş manevraları karşısında afallayıp duruyor.
***
Irak ordusu güya Musul’u kurtarmaya gidiyor. Ama D..Ş bir bakıyorsunuz Kerkük’e saldırmış bir bakıyorsunuz Rutba’yı işgal etmiş!
Ayrıca D..Ş Musul’dan çekilmiyor aksine Suriye’den takviye kuvvetler getirerek direnişi güçlendirme hazırlığı yapıyor.
Musul harekatı tahminlerin ötesinde bir insanlık dramına sahne olma riskiyle karşı karşıya.
Hele de D..Ş’in sivilleri canlı kalkan olarak kullanma ihtimali ve barbarlıkta D..Ş’ten geri kalmayan Şii milislerin Musul harekatına bir şekilde katılması hiç hayra alamet değil.
Türkiye batının kirli oyununu bozarken İran da Türkiye’nin oyununu bozma hevesinde!