BM Genel Kurulu her yıl Eylül ayında New York'taki BM Genel Merkezinde gerçekleştiriliyor. Bugün başlayan 79. Genel Kurul, "Geleceğin Zirvesi" başlığını taşıyor. BM'nin geleceğinin ne olacağı, nasıl olacağının tartışma konusu olduğu bir vasatta bu başlığın seçilmiş olması ilginç.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her sene olduğu gibi bu sene de hem Genel Kurul hitabını hem de Türkevi'nde planlanan kabullerini gerçekleştirmek üzere kalabalık bir heyetle New York'ta.
Önce Türkevi'nden bahsedeyim, açılışına katılma imkanı bulmuştum, New York'un en merkezi yerinde, BM binasının hemen karşısında Türk bayrağının dalgalandığı muazzam bir eser. Daha önce Türkiye Cumhurbaşkanları ya da başbakanları kabullerini otellerde gerçekleştiriyordu. Çünkü Türkevi küçük ve bu kabulleri yapmak için uygun değildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın girişimiyle New York'un sembol binalarından birine dönüştü Türkevi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu binanın hakkını vererek çok sayıda kabul ve kritik görüşme gerçekleştirdi burada.
Cumhurbaşkanı'nın bu seneki BM temaslarının ana gündemi İstanbul'da basına yaptığı açıklamada da duyurduğu üzere Gazze'deki soykırımın durdurulması ve Filistin ve İsrail arasındaki sorunun nihai çözüme kavuşturulması.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze'deki soykırım başlamadan önce geldiği tüm BM toplantılarında İsrail'in işgal politikasını ve Gazze ablukasını gündem etti. 1967'den bugüne İsrail'in Filistin topraklarını nasıl işgal ettiğini adım adım gösteren haritaları BM Genel Kurulu'nda tüm dünyaya gösterdi. Bu seneki hitabında Filistin'in geleceği ve Gazze'deki soykırım kuşkusuz çok daha ağırlık kazanacak. Çok muhtemel Cumhurbaşkanı, İsrail'in bir devlet terörü uyguladığını söyleyecek. Vaktiyle kendilerine yapılan soykırımın beterini bugün İsrail'in Filistin halkına yaşattığını anlatacak.
İnşallah biz de bu tarihi konuşmayı BM Genel Kurul Salonu'nda izleme fırsatı bulacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazar günü sabah saatlerinden itibaren yoğun bir kabul ve görüşme trafiği içine girdi. Sadece BM hitabında değil Türkevi'nde liderlerle yaptığı görüşmelerde de gündeminde Filistin ve Gazze var.
Sırbistan ve Arnavutluk Cumhurbaşkanlarıyla Türkevi'nde görüştü, aynı günün akşam Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen akşam yemeğine katıldı.
Bugün itibariyle yine Türkevi'nde İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile görüşecek, Alman Başbakanı Olaf Scholz ve Kuveyt Veliaht Prensi Al Şaban'ı kabul edecek. Yarın ve takip eden günde ise Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Irak Başbakanı Sudani, Hollanda Başbakanı Schoof ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski var. Türkiye her zaman olduğu gibi bu sene de BM'nin reytingi en yüksek ülkelerinden.
İsrail'in iyiden iyiye azıttığı, savaş suçu, uluslararası hukuk gibi kaidelerden kendini bağışık saydığı ve ABD'nin de buna destek verdiği bir vasatta toplanan BM'nin en önemli gündeminin İsrail işgalini ve Gazze'deki soykırımı durdurmak olacağını zannetmek bile lüks kaçıyor.
Herkes farkında ki artık bu kurumlar mevcut halleriyle hiçbir derde derman olamıyor. Dünya adeta fireni patlamışçasına bir hızla dönüyor. Bu gidişle yörüngesinden çıkacak. Buna bir son vermek gerek. ABD 11 Eylül sonrasında zücaciye dükkanına girmiş fil gibi girdi Ortadoğu'ya. Sonradan anlaşıldı ki girmek için öne sürdükleri hiçbir şeyin aslı astarı yokmuş. Şimdi nasıl çıkarız diye bakıyorlar. Afganistan'dan rezil olarak çıktılar. Irak'ta da farklı olmayacak. Ama bir taraftan da İsrail savaşı genişleterek ABD'nin Ortadoğu'daki varlığına farklı bir boyut katmaya çalışıyor.
ABD aklı İsrail'i durdurmayı başaramazsa herkes bir kez daha "Asıl patron İsrail" diyecek.
Bunun ABD iç siyasetinde artçı sarsıntılara yol açacağı gibi (Haris de kazansa Trump da kazansa fark etmeyecek) ABD'nin zaten giderek irtifa kaybeden küresel, emperyal gücü de İsrail'e ipoteklenmiş şekilde azalarak yok olacak.
145'i Filistin'i devlet olarak tanıyan 194 BM üyesi ülke toplanacak ve bir tek ABD'nin vetosu sebebiyle İsrail'in durdurulamadığı dünyanın gözü önünde bir kez daha ikrar edilecek.