Cumhurbaşkanı Erdoğan Özbekistan'dan başlayan yoğun diplomasi trafiğinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gittiği New York ayağında tek başına adeta BM gibi çalıştı diyebiliriz.
Neden "BM gibi" diyorum?
Çünkü ikili temaslarında dahi hiçbir zaman tek gündemi Türkiye olmadı.
Erdoğan'ın dış politika vizyonunda her zaman, Türkiye ile birlikte başta komşularımız ve Müslüman ülkelerin de önemli bir yeri oldu. Bu yüzden de Türkiye artık her masada barış kurucu, diyalog artırıcı, ılımlılaştırıcı bir aktör olarak bulunuyor.
Bunu tüm dünya Ukrayna-Rusya savaşında net olarak gördü ve takdir etti.
Birleşmiş Milletler'de hemen her liderin Erdoğan'a Putin'i sorması, Putin'i ikna etmesi için ricacı olması bu yüzden.
Türkevi'ne ne gerek vardı?
Türk medyasında çokça yer aldı ama bizzat şahitlik ettiğim için ben de Türkevi diplomasisinden bahsetmek isterim.
Önce tabii ki geçen sene Cumhurbaşkanımızın yine BM için gittiğinde açılışını gerçekleştirdiği Türkevi için "Ne gerek vardı?", "Eskisiyle idare edilemiyor muydu?", "Türkiye'de inşaat yaptığınız yetmedi mi?", "New York'ta da betona yatırım yapıyorsunuz", "Nine kimi zengin ettiniz?" gibi bir dünya menfi söylem ve eleştiriyi hatırlayarak başlayalım.
New York'ta BM binasının hemen karşısında eski haliyle son derece kısıtlı imkanlara sahip olan Türkevi'ni bin bir emekle adeta alternatif bir BM haline getiriyorsunuz, her türlü hizmeti alabileceğiniz bir merkez olarak çalışacak kapasiteye ulaştırıyorsunuz ama çeşmeye musluk takma vizyonuna erişemediğiniz için eleştiriliyorsunuz.
Erdoğan'ın kaderi bu!
Nitekim o da Kılıçdaroğlu'na "Bizi izlemeye devam et" demekle iktifa ediyor.
Zira bu vizyonsuzluğa anlatılabilecek çok da bir şey yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan üç gün boyunca Türkevi'nde 13 devlet başkanı ve hükümet başkanını, 56 dışişleri ve devlet bakanını, 6 bakan yardımcısını, 54 ülke temsilcisini, 320 üst düzey resmi görevliyi 420 yabancı STK mensubunu ağırladı.
Öyle tahmin ediyorum tek boş vakti Central Park'taki kısa yürüyüşüydü. Ki o da basına yansıyan görüntülerden de anlaşılacağı insanlarla hoş sohbetle ve fotoğraf çektirerek geçti.
Her dakikası Türkiye için çalışmakla geçen 5 günün ardından Erdoğan hız kesmeden şehir şehir dolaşmaya başladı. Siz deyin seçim çalışması ben deyim, Cumhurbaşkanının rutini.
First Lady diplomasisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Emine Erdoğan Hanımefendi de iki yıldır BM temsilcileri ve BM ülkelerinin devlet başkanlarının eşlerini davet ederek Türkevi'nde çok önemli önemli etkinlikler gerçekleştiriyor.
Emine Erdoğan Hanımefendi bir süredir "Sıfır Atık" ve "Sıfır Atık Mavi" projeleri ile sadece Türkiye'de değil BM nezdinde de takdir edilen bir projeyi himaye ediyor.
İklim Krizi ile mücadele, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen sene yaptığı BM konuşmasında da önemli gündemlerden biriydi. Sonrasında Türkiye, Paris İklim Anlaşması'nı TBMM'ye sundu. Hanımefendi de, iklim krizi ile mücadelede Sıfır Atık Projesini her yıl Birleşmiş Milletler nezdinde gündeme getiriyor. Bu sene bizzat BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü.
Hanımefendi ayrıca Müslüman kadınların güçlendirilmesi konusunda da çok aktif şekilde çalışıyor. Müslüman Örgütler Konseyi Uluslararası Müslüman Kadının Başarı ve Katkıları Ödülü'nü Hanımefendi'ye verdi.
Ve bir de dillere destan Türk mutfağını, bir "gastro-diplomasi" örneği olarak, çok şık bir davetle ve lider eşlerine anlattı.
Her biri yumuşak güç anlamında Erdoğan diplomasisini ve Türkiye'nin yeni vizyonunu tamamlayıcı işlev gören etkinliklerdi.