Öncelikle Antalya’da ‘EXPO 2016 Antalya’ ülkemiz için hayırlı olsun. Tüm dünyadan çiçekler ve çocuklar Antalya’da buluşuyor. Bir kez daha tüm dünya görüyor ki çocuklarla çiçeklerle barışın, güvenin ve huzurun merkezi Türkiye’dir. Turizmin önemli merkezi Antalya’da 2016 tatil sezonuna çok güzel bir başlangıç yaptı.
İyi ki varsınız!!!
Olumsuzluğu abartarak, yarardan çok zarar vermekte üstünüze yok... En çok desteklenmesi gereken turizm sektörünü baltalamayın. Her köşeye sıkıştığınızda devletimize yüklenmeyin. Türk turizmine hiçbir şey olmaz, bu yatırımlar varken sırtımız yere gelmez...
Neden konuyu bu kadar mıhına değil de nalına vuruyoruz?
Sapla samanı birbirinden ayırıp, dünya üzerinde yaşanılan global buhranı yalnızca ülkemiz turizmine mal etmeye çalışmak, yandık bittik, sinek avlarız, turizm çok kötü demek hangi vicdanın ürünü? Yaşanılanları, Türk turizminin bugünden ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Önemli olan ileriye bakmak. Türk turizminin yarınlarının çok daha iyi olacağının sırrı bugünlerde saklı. Olumluyu hedefleyip samimiyetle ülkemiz turizminin güzelliklerini durmaksızın ön plana çıkarmaya devam etmeliyiz. Dünyada yaşayan her canlının, taşın toprağın, gelişen iletişimle birbirilerine ne kadar bağlı olduğunu yaşadığımız yüz yılda daha iyi kavramaya başlamadık mı? Bu bilgi ve iletişimle devasa kıtalar, kıtalararası ulaşmanın hayalleriyle yaşayan insanların saatlerle ulaşabildiğini, saniyeler içerisinde kıtaları dolaşması dünyamızı eski hayalimizden daha küçük bir konuma getirmedi mi? Afrika’daki toz bulutu Avrupa’ya meteorolojik olarak hareket etmiyor mu?
Malezya’da olan bir tsunami Afrika kıyılarını etkilemiyor mu? Turizm üzerinden devlet politikalarımızı başarısız göstermeye çalışan, sansasyonel olumsuz algı ve umutsuzluk girdabına turizm çalışanlarını, yönetici ve yatırımcılarını sürüklemeye, güvensizlik ortamı üretmeye çalışan cılız zihniyetlerin ne bu ülkeye ne de turizmimize bir faydaları, artı değerleri olmayacaktır bu karanlık zihniyetleriyle... Bence karabulut onların kalplerinin kirli kisvesi olmuş. Türk turizmcisi böyle zihniyetlere itibar göstermemeli, sağduyusu ve soğuk kanlılığı ile yeteneği, mesleki öngörüsü deneyim ve tecrübeleri ve herşeyden önemlisi memleket sevdasıyla bu eşsiz vatanın nimetlerini, bizlere sunduğu imkanlarını, turizmdeki gerçek potansiyelimizi ortaya koyarak el, iş ve gönül birliğimizle 2016 turizm sezonunun da en iyi şekilde geçirecektir.
Söz konusu mevzuatları, anlık günlük yorumlamak yerine ülke turizmimizin geleceği için her zaman olduğundan daha olumlu ve güçlü bir şekilde ileriye bakmak, sağlam bir irade ile devletimizin yanında olmak Türk turizmcisinin ve turizminin en sağlık, istikrarlı yoludur. Bunu yapabilecek cesaret, azim ve yeteneğe sahibiz. Sorun değil çözüm odaklı, tek pazar bağımlılığı değil. Tüm dünyanın turizmde cazibe merkezi olan, alternatif pazarlar üreten, gelişen dinamik, stratejik, üstün hizmet ve servis anlayışıyla genlerimizde olan gerçek misafirperverlik, hoşgörü, saygı, sevgiyle turizminin birleştirici bütünlüğünde tüm art niyetlerin geride bırakıldığı bir turizm geleceği için topyekun hedeflerimize odaklanmalıyız. Online turizm gerçeğini daha iyi görmeliyiz, mahcup değil mahcup eden olmalıyız.
2017 kışında neleri daha iyi yapabiliriz diyerek faaliyetlerimizi, uygulamalarımızı düşünüp özenle, hassasiyet ve özveri ile hayata geçirmeliyiz.
Ülkemiz genelinde otellerimiz, turizm bölgelerimiz, bu alanda faaliyet gösteren işletmelerimiz fiyat avantajından kalitesine varana kadar her ayrıntısıyla vazgeçilmez ve özlenen, bir an önce gidilmek tercih edilmek istenen tatil planlarının vazgeçilmez ülkesi olmak üzerine kurgulanmalıdır. Mecburi değil isteyerek, tekrar tekrar tercih edilecek turizm ülkesi Türkiye’dir. Hep birlikte yaşayarak yaşatarak göreceğiz bu günleri. Gelin Türk turizmine, turizmcisine haksızlık etmeyelim. Buna kimsenin hakkı yok.