Geçtiğimiz 3 ay içerisinde bu köşede Türk Telekom’un Digiturk ile ilgilendiğine dair dört ayrı yazı yazdım. Bunlardan biri, TMSF’nin Çukurova Grubu’na karşı harekete geçmesinden önceydi. Kulağıma gelen bilgiler, ‘iş bitmeye çok yakın’ şeklindeydi hatta bunu kendi gazetemdeki birkaç yöneticiyle de paylaşmıştım ama sonra beklenen imzalar atılmamıştı. Önceki gün öğleden sonra Türk Telekom’un teklif açıklaması geldi.
Bunu kendimi övmek için değil ‘Vay Turk Telekom TMSF’den sonra harekete geçti’ deme ihtimali olanlar için yazdım. Hayır, Turk Telekom Tahsin Yılmaz’ın TTNET’ten beri başarıyla götürdüğü büyüme stratejisi çerçevesinde pazarın en büyük oyuncusu olarak her daim aktif politikalar izliyor.
***
Bundan iki hafta önce D-Smart’ın Digiturk’e talip olduğu açıklamasından sonra diğer talipleri de yazmış ve Türk Telekom haricindeki diğer taliplerin satış-servis ağı olmamasının, abonelik tecrübesi bulunmamasının önemli bir handikap olduğunu belirtmiştim. Bir başka nokta Tivibu tecrübesiyle Telekom’un ciddi bir teknoloji ve içerik tecrübesine kavuştuğunun da altını çizmem lazım.Yani Türk Telekom yatırımcısı için bu tür bir büyümenin riski az, kazancı bol olur.
***
Gelelim zurnanın asıl zırt dediği yere... Digiturk son futbol yayın ihalesinde, vergileri, federasyon payı da eklenince yıllık 450 milyon dolar gibi çok ciddi bir rakamın altına imza attı. İhaleden sonra okuduğum röportajlarda Digiturk yetkilileri bu rakamın ilk sezonda değil zaman içerisinde, abone sayısı arttıkça kar getirecek bir rakam, olduğunu, iş planımızı iyi yaptık diyerek açıklamışlardı. Belirli bir süre sübvanse edilen ve edilecek bu büyük rakam için Turk Telekom finansman sıkıntısı yaşamayacak tek kuruluş gibi.
Uzun lafın kısası, Digiturk, hem finansman hem de abone sayısı rakamları son derece büyük olan bir işletme. Böyle bir işletme ancak hem finansman hem de abone sayısı rakamları daha büyük bir şirket tarafından alınır ve iyi yönetilir.
Bağlayıcı olmayan teklif tam da doğru noktaya işaret ediyor...