Avrupa Görsel-İşitsel Gözlemevi, Türkiye’deki sinema sanayiini ele alan bir araştırma yayınladı. Gözlemevinin Marketler ve Finansman bölümünden analizci Martin Kanzler’in kaleme aldığı çalışma 2004 ila 2013 yılları arasını kapsıyor. Başında kısaca Türk sinemasının tarihine değinildiği çalışmada, dağıtım ve gösterim şartlarının genel görünümüne bakılıyor ve gişe yapan filmlerin ülkelere göre pazar payları öne seriliyor. Yerli filmlerin market potansiyeliyle dışarıdan getirilen filmlerin market potansiyeli mukayese ediliyor. Sinema salonlarının altyapısıyla dijital sinemanın mevcut durumu gözden geçiriliyor, öne çıkan dağıtımcılar inceleniyor ve sinema seyircisi profiliyle Türkiye’deki film festivalleri sözkonusu ediliyor.
Antrakt, Se-Yap, Sinema Genel Müdürlüğü ve Eurimages’ın temin ettiği verilere dayanılarak hazırlanan araştırmanın kimi önemli altbaşlıklarına göz attığımızda, Türk sinemasının düşük seyirci oranına rağmen Avrupa’da yedinci büyük seyirci kitlesine sahip olduğunu, ikinci büyüyen market olduğu ve yerli film seyretmede ise ilk sırada geldiğini görüyoruz. Kurumsal çerçeve bölümünde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen sinema kanununun şimdi geldiği safhaya bakılıyor ve filmlerin kamu tarafından desteklenmesi süreçleri ince ince işleniyor. Türkiye’nin İtalya, Kıbrıs Rum Kesimi ve Litvanya’yla birlikte Avrupa’da az sayıda ülkeyle sinemayı doğrudan bir hükümet birimi tarafından desteklediği belirtiliyor. Avrupa’daysa film desteğinin daha çok gösterimlerden yapılan kesintilere, gönüllü katkılara, piyangoya oldukça farklı kaynaklardan sağlandığı ifade ediliyor.
Değişik oranların listeler ve çizimlerle ortaya konup Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiği araştırma, uluslararası sahada Eurimages’ın yanısıra Fransa, İtalya ve Bulgaristan’la ikili işbirliği anlaşmaları imzalandığı, Almanya’yla ortakyapım geliştirme fonu oluşturulduğu, Yaratıcı Avrupa Programı’na kısmen katılındığı ve böylece MEDIA’nın alt programlarından eğitim, festival, ve market ulaşımı gibi alanlardan faydalanılabileceğini dile getiriyor.
Araştırma, Türkiye’de yıllar içinde üretilen filmlerin, seyirci katılımının, üretici firmaların sayısal verilerini sunuyor ve bazılarının Avrupa’yla kıyaslamasını yapıyor. Dağıtım ve gösterim ağında yine yıllara göre istatistiki veriler sunulup, 10 yıl zarfında en fazla seyirci toplayan yerli ve yabancı 100 film sıralanıyor ve seyirci sayıları karşlaştırılıp ayrıntılara giriliyor. Vizyona çıkan filmlere bakıldığında, yabancı sinemanın daha çok Amerikan ve Avrupa filmleriyle seyirci karşısına çıktığını, diğer ülke ve coğrafyalardan gelen yapımların çok az sayıda kaldığı görülüyor. Yerli ve yabancı filmlerin yıllara göre gişe hasılatları ortak liste içinde belirtiliyor ve Türk filmlerinin market potansiyeli yine sayılamalarla ortaya konuyor. İthal edilen ve gişe hasılatı en yüksek 80 filme bakıldığında, başı Amerikan sinemasının çektiği görülüyor; en fazla seyredilen 80 Avrupa filmindeki ağırlıksa İngiltere ve onun katıldığı ortakyapımlarda.
Sinema salonlarının hızla dijitale dönüştüğü Türkiye’de, sinema salonlarının işletmesine dair veriler sunuluyor ve öne çıkan salon zincirlerinden örneklemeler yapılıyor. Dağıtımla ilgili bölümdeyse öndegelen dağıtımcıların bir oligopol meydana getirdiği, bunların da yine öncelikle UIP ve Warner gibi Amerikan firmaları olduğu gösteriliyor.