Günü kurtaralım ama asıl önemlisi geleceğimizi…
Türk otelciliğinin birikimi, değerleri ve değerlileri nelerdir?
Öncelikle güvenilir, dürüst ve ilkeli, cesaretli ve kararlı, istikrarlı ve inisiyatif sahibi, sonuç ve çözüm odaklı…
Peki bir otelin kimliği nasıl olmalı?
Özellikle 2017 yaz sezonunun yoğun olarak tempolu bir şekilde geçtiği bu günlere ülkemiz turizminin farklı bölgelerindeki geniş otel yelpazesi, insan kaynağı, ürün çeşitliliği, tatilci talepleri ve hepsinin toplamın da binlerce soru sorulabilir, yanıtlar bulanabilir. Ama sonuçlar ne olursa olsun güven vermeli ve Türk turizmini geleceğe taşımalı…
Muhteşem otellere sahibiz. Asıl önemlisi bu otellerimizi otel yapan, anlam kazandıran dünyanın dört bir yanından tatilcilerin gelmesine sebep olan ise başta ülkemizin coğrafi konumu. Sonra doğal güzelliklerimiz, iklimimiz, denizimiz, kültürel ve tarihi değerlerimiz, gezilip görülüp keşfedilecek, hayranlıkla bakılacak, anlatılacak top yekun eşsiz güzelliklerimizdir…
Turizmi doğru yönetmek ise, otellerimizi arz talep dengesinde dünya otelciliğinde hak ettiği marka değeri ve fiyat oluşturmak. Öte yandan ürün kalitesi, servis ve hizmet anlayışı, konuk ağırlama hassasiyeti, detayı ve ayrıcalıkları, turizm çalışanlarının yeteneklerini ortaya koydukları şaşırtan, mutlu eden, fark üreten istek, arzu, gayret, çaba, özveri, yaptığı işe tutkuyla adanmışlık ile mümkün.
Aynı zamanda da içinden gelerek misafirini memnun etme doğallığını ve samimiyetini profesyonellikle harmanlayan, saygılı, nezaketli otelcilik anlayışı hepsi bizim çocuklarımızda mevcut. İnanın Türk otelcisinin kimliğine hayranlıkla bakacak, özenecek bir düzeye ulaşmış, bunu defalarca uluslararası organizasyonlar düzeyinde kanıtlamış, turizm ürünlerimizde dünyada güçlü ve güvenilir turizm markası bir ülkeyiz.
Tabii ki konuya nasıl baktığınız, gördüğünüz ve yorumladığınıza göre değişkenlik gösterir. Ülkemizin imajı açısından olumsuzların, aksaklıkların, işini doğru yapmayanların, hataların farkında olup süratle durmaksızın iyileştirici, SWAT analizinde negatiflerimizi artıya dönüştürmekten başka çaremiz yok. Kötü hiç değil, iyi değil, en iyisi olmalıyız ve bunu başarabilecek güçteyiz. Basit bir örnek vermek istiyorum; bir otelde üst düzey misafirlere hizmet veren butler görevi yapan bir kardeşim, misafiri klimadan dolayı üşüyen misafirine ,”Sizin için klimayı kapatmayacağım ama şömineyi yakacağım” dediğinde dünyanın her yerinde luxury konsepte konaklama yapmış olan yabancı misafir “Bravo, işte budur” diyerek, şaşırarak mutluluğunu ve memnuniyetini dile getiriyor. Bu ve benzeri bir çok otel tecrübesini sizlerle aktarabilirim. O kadar güzel örneklerimiz var ki, yazsam satırlar yetmez.
Benim gözlemlediğim otelcilik sistemlerimizin, vaat edilen konseptin uygulamalarında kopukluklar yaşıyoruz. Bir tarafta inanılmaz güzel işler çıkarırken bir taraf ya ise ancak bu kadar kötü yapılabilirdi dedirtiyoruz. Güçlü bağlarla otelcilikteki sistem entegrasyonunu, motivasyonumuzu adan z ye dengeli ve uyumlu bir şekilde yaşatabilmeliyiz. tıpkı iyi bir saatin durmadan çalışabilmesi için her detayının eksiksiz, birbirine bağlı ve arızasız işlemesi gibi otelciliğimiz tıkır tıkır işliyor diyebilmeliyiz.
Türk otelciliğinde şehir otelciliğinden resort otelciliğine varana dek şuan yazarken bile aklımdan geçen Özgür Cinkılıç, Ali Kızıldağ, Can Göktaş, Cüneyt Çakalel , Alper Türlü, Korhan Alşan ve birçok değerli genel müdürlerimiz ve Akif Tamince, Sami Güral gibi genç dinamik geleceğe koşan otel yatırımcılarımız, Ramazan Aslan gibi bir rol model olabilecek birçok güçlü isimlerimiz ve binlerce turizme gönül vermiş emektarlarımız çalışanlarımız var, önümüzdeki haftalarda farklı detaylarla her zaman olduğu gibi sizlerle paylaşacağız.
Ömür biter yollar bitmez İpek Yolu
Yüzyıllarboyukıtalar ve ülkeler arası kültürel mozaiğin ve ticaret yaşamının kervanlarla başlayan öyküsüdür İpek Yolu… Ömür biter yollar bitmez dedirtirken, adeta geçmişe tanıklık eder.
Fonda Kıtaro eşliğinde kervanlar geçer, alıp götürür dünyanın bir ucundan diğer ucuna… Kazakistan, Özbekistan, Rusya, Trabzon, Tokat, Amasya, Kastamonu, Safranbolu, Adapazarı, İstanbul, İpsala derken uzayıp gider ışık doğudan yükselir diye hatırlatır ve İpek Yolu sevdalıları yollara düşer. Çin Halk Cumhuriyetinde 2018 yılının Türkiye’de turizm yılı ilan edilmesi, 1 milyarın üzerindeki nüfusu, en fazla milyonere sahip olması ve 120 milyonun üzerinde yurtdışına seyahat eden kişi sayısıyla Çin’deki turizm pazarının ülkemiz için yüksek turist potansiyelini ortaya koyuyor. Özellikle kültür turizminde ülkemiz genelindeki tarihi ve kültürel noktalarımız ve genel turizm hareketliliği için önemli bir fırsata çevrilebilir. Ekonomik verilerle de ülkemiz turizminin gelirlerindeki artışa olumlu yönde etkileri olabilir. Çinlilerin devlet düzeyinde önem verdiği, teşvik ettiği İpekyolu ülkemiz turizmi için avantaja çevrilebilir. Yine turizm ekonomisine rakamlarla ciddi katkıları olan Hint düğünleri, Kongre turizmi, Sağlık turizmi ve Spor turizmi de avantajlarımız olarak önümüzdeki süreçlerde sürdürülebilir, istikrarlı çözümlerle avantaja çevrilebilir. Yeter ki isteyelim, inanalım, vazgeçmeyelim.