Türkiye güçlü ordusu ve kahraman Mehmetçiğiyle onlarca yıldır dünya barışına ve bölgesel istikrara katkı sağlamak için elinden gelen desteği veriyor. Birleşmiş Milletler, NATO ve AGİT çerçevesinde çatışmaların önlenmesi, istikrar ve güvenliğin sağlanması bağlamında veya koalisyon güçlerinin terörle mücadelesi bağlamında Mehmetçik dünyanın dört bir yanında görev yapıyor.
BM misyonlarına ve NATO harekâtlarına Türkiye kadar destek veren çok az ülke vardır.
Özellikle 11 Eylül sonrasında birçok ülkede başlatılan terörle mücadele operasyonlarına en duyarlı olan ülkelerin başında Türkiye geliyor.
Türk Ordusu, NATO ve BM bağlamında dünya barışı için misyonlara katılırken alkış tutanlar, müttefiklerin terörle mücadelesi bağlamında operasyonlara destek verirken memnun olanlar, mesele Türkiye’nin bölgesel çıkar ve güvenliği için operasyon yapmasına gelince çok rahatsız oluyorlar.
Irak’ta ve Suriye’de müşterek gücün parçası olarak harekâta katıldığınızda çok iyi, yalnız bırakılıp kendi göbeğinizi kendiniz kesmeye çalıştığınızda çok kötü!
Doğu Akdeniz’de, Adriyatik’te, Arap Denizi’nde, Hind Okyanusu’nda uluslararası görevlere katılarak birilerinin hakları için mücadele verdiğinizde çok iyi, bu denizlerde kendi haklarınızı aradığınızda çok kötü!
Türkiye hem iç hem dış terörden, Suriye ve Irak kaynaklı terör saldırılarından çok çekti. Ama hiçbir müttefiki Türkiye’ye destek olmadığı gibi, uluslararası meşruiyetten ve haklardan kaynaklı bu operasyonlarından da hiç hoşnut olmadılar.
Türkiye’nin terör örgütleri üzerinden bölgesel sınırların yeniden çizilmesi oyunlarını bozması bu hoşnutsuzluğu besliyor. En son Fransa’nın Libya, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz kaynaklı Türk ordusunu eleştirmesi bu rahatsızlığın bir tezahürü...
Türkiye uluslararası kurum, misyon ve operasyonlara her türlü desteği vermiş ama ulusal güvenlik tehditlerine karşı hep yalnız bırakılmıştır.
Türk Ordusu, 1950’de Kore Savaşı’na katıldı, sonraki dönemlerde BM Somali Harekâtında Birleşik Görev Kuvvetinde yer aldı. BM Bosna-Hersek Koruma Gücü’ne ve NATO İstikrar Kuvveti’ne destek verdi.
Eski Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne yönelik yaptırım ve ambargoların desteklenmesine yönelik BM’nin Adriyatik’teki Akdeniz Daimi Deniz Gücü’ne iştirak etti.
Arnavutluk’taki olaylardan sonra gerçekleşen ALBA Harekâtı’na katılarak insani yardımlara koruma desteği sağladı.
Makedonya’daki NATO Amber Fox Harekâtı’na, Demokratik Cumhuriyeti Misyonu’na, BM Sudan Misyonu’na BM Kongo iştirak etti.
TSK, 2011’de NATO tarafından Libya'ya yönelik olarak başlatılan NATO Birleşik Koruyucu Harekâtı’na, BM-Afrika Birliği Darfur Misyonu’na, Aden Körfezi, Arap Denizi ve Somali Açıklarında deniz haydutluğu ile mücadeleyi kapsayan Okyanus Kalkanı Harekâtı’na katılım sağladı.
Hala Bosna’dan Kosova’ya ve Lübnan’a kadar birçok ülkede TSK unsurları görev yapıyor.
Dünya genelinde en fazla ülkede şehitliği olan ülkelerin başında Türkiye geliyor.
Dünya barışı, bölgesel istikrar, insanlık dramı veya soykırım, katliam, korsanlık, terör dediklerinde Türkiye üzerine düşen hassasiyeti gösterecek ve askerini gönderecek ama Türkiye’nin milli çıkarları ve güvenliği söz konusu olduğunda herkes sus pus kesilecek ve üzerine bir de Türk askerinin haklı ve meşru operasyonlarına laf edecekler... Kendileri sömürmek için Irak’ta, Suriye’de, Libya’da at oynatacaklar ama insanlık namına Türkiye’nin harekete geçmesini eleştirecekler...
Türkiye, Irak’tan ve Suriye’den yönelen terör tehditlerine karşı da, Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz’deki ulusal güvenlik önceliklerine yönelik olarak da masaya yumruğunu vurmuş; sahada oyun değiştirici bir aktör olarak dengeleri değiştirmiştir.
Özellikle savunma sanayiinde artan gücüne paralel olarak TSK aynı anda birçok ülkede ve kıtada harekât gerçekleştirme imkân ve kabiliyetini kazanmıştır. Bu operasyonları uygulayacak siyasi kararlılık, cesaret, vizyon ve stratejik akıl da sergilenmektedir.
Türkiye, birileri rahatsız olsa da askeri ve politik hamleleriyle bölgesel barışa katkı vermeye, ulusal çıkarlarını korumaya devam edecektir.