-ASTANA-
Başbakan Erdoğan’ın Kazakistan ziyareti ekonomi ağırlıklıydı. Resmi toplantılar iki ülke ilişkilerinin doğası gereği dostluk ve kardeşlik mesajlarıyla başladı, ancak ekonomik açıdan “kazan-kazan” sonucuna bağlandı. Kazakistan Başbakanı Kerim Massimov’un Türk-Kazak iş forumunu açış konuşmasını Türkçe yapması büyük alkış alırken, Başbakan Erdoğan da buna konuşmasının girişini Kazakça yaparak karşılık vermesi Kazak heyeti tarafından alkışlarla karşılandı. Erdoğan’ın, Kazakça metni okumadan önce gülümseyerek “zordayım” demesi de gülüşmelere neden oldu.
İki ülkenin işadamlarının önüne önemli bir hedef koydu Erdoğan: Halen 3 milyar dolar düzeyinde olan ticaret hacminin 2-3 yıl içinde 10 milyar dolara çıkarılması. Sonra da bu hedefin açılımını yaptı: Sadece inşaat değil, tarım, madencilik, petrokimya ve savunma sanayiinde de yatırımlar yapın. Ekonomik işbirliği alanlarımızı çeşitlendirin. Bize düşen neyse, onu da isteyin.
Erdoğan’ın ekonomik ilişkileri çeşitlendirmek dediği yeni aşamanın ilk adımı Kazakistan’da kurulacak Organize Sanayi Bölgesi olacak.
Kazakistan, “elementler tablosu”ndaki tüm doğal kaynaklar açısından olağanüstü zengin bir ülke. Hammadde sorunu yok. Dünyanın en büyük ekonomisi olmaya hazırlanan Çin ve dev bir tüketici olma yolunda ilerleyen Rusya gibi iki önemli ekonomik devle komşu. Daha önemlisi. Rusya ile gümrük birliği anlaşması var.
OSB ile neyin hedeflendiğini Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan anlattı: Biz bu bölgelere Türk Özel Ekonomik Bölgeleri diyoruz. Türk sanayiciler burada bizim Kazakistan kaynaklarını kullanacak ve hem bizim şu anda ithal etmek zorunda kaldığımız ara maddeleri üretecekler hem de Rusya’ya gümrüksüz olarak satma imkanı bulacaklar. Bunun cari açığın azalmasına da etkisi olacak. Aynı modeli Çin ve Afrika’da da uygulayacağız.
Kazakistan’daki Türk yatırımları göz kamaştırıcı. Özellikle stepte sıfırdan kurulan yeni başkent Astana, neredeyse Türk müteahhitleri tarafından inşa edildi. Ülkenin sembolü Han Çadırı’ndan en lüks otellerine kadar kentin silüetini oluşturan yapılarda Türk müteahhitlerin imzası var. Sıfırın altında 54 derecelere varan step kışında Antalya kumsallarını anımsatan havuz keyfi sunan Han Çadırı’nı gezen Türk ziyaretçilerin, “Daha önce böyle şeyleri görüp ‘adamlar yapıyor’ derdik. Bu kez o adamların Türk olduğunu görmek gurur verici” dediğini aktarmalıyım.
Ancak inşaat sektörü sanayiye göre daha kısa sürede doyuma ulaşan bir sektör. Uzun soluklu ekonomik ilişkinin anahtarı stratejik ticaret ve sanayi yatırımlarında gizli. Başbakan Erdoğan’ın Kazakistan ziyareti, bugüne kadar müteahhitlikleriyle övünç kaynağımız olan Türk yatırımcıların sanayiciye dönüşmesinin de ilk adımı olacak.
Bugün inşaat ve sanayi sektöründe başarı öyküleri yazılırken Ahmet Yesevi Üniversitesi hakkında duyduklarımız ise son derece üzücüydü. Ahmet Necdet Sezer’in Rektör olarak Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ı atamasından Abdullah Gül’ün görevden almasına kadar geçen 2 yıllık sürede; Türkiye’nin finanse ettiği üniversite, Türkiye’nin imajını mahveden bir yapıya dönüşmüş.