
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç ülkeyi kapsayan 4 günlük turunu 3 uçakla yapması CHP medyasında manşetlerde yer aldı...
O uçaklardan biri Koca Yusuf diye bilinen askeri kargo uçağıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın makam aracının yanı sıra Malezya, Endonezya ve Pakistan liderlerine hediye edilecek yerli ve milli gururumuz TOGG'u taşıdı...
Ne mutlu bize ki ziyaretlere artık Türk lokumunun yanı sıra Türk TOGG'unu götürebilecek bir ülke haline geldik.
Hem ezilip, büzülmeden gururla "Biz yaptık" diyebileceğimiz bir eseri tanıttık, hem de ihracat için yeni pazar arayışlarına kapı araladık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan grup toplantısında kendisine yönelik eleştirilere tepki gösterdi.
"Liderlere lokum yerine Togg hediye etmemizin ülkemizdeki muhalefeti rahatsız ettiği görülüyor. Düşünün öyle bir ruh hâlindekiler ki Türkiye'nin dünyadaki rolüne dair övgü dolu sözlere itiraz, rakiplerimizden önce muhalefet partilerinden geliyor. Hele bir tanesinin cehaleti karşısında hayret etmemek inanın elde değil. Ne dünyadan haberi var ne de yükselen Asya gerçeğine vakıf." diye konuştu...
CHP'nin dış politika okumalarındaki körlük uzun süredir gündemde ve artık CHP'li gazeteciler dahi bu durumu eleştiriyor.
Erdoğan da aslında bu duruma dikkat çekiyor... Daha yerli ve milli bir muhalefet istediklerini belirtiyor.
"Kendi çapsızlığını, kendi vizyonsuzluğunu, kendi yetersizliğini Türkiye'nin çıkarlarının önüne koyan sığ bir zihniyetle muhatabız. Dış politikayı sadece Batı'yla ilişkiler kurmak olarak algılayan çapsızlara sadece şunu hatırlatmak isterim, bu işler her şeyden önce vizyon, tasavvur, irade ve ufuk meselesidir."
Erdoğan'ın bu sözlerini muhalefet iyi düşünüp, tartmalı...
Turkish delight'tan, Türk TOGG'una geçen vizyonla bu şekilde mücadele edemeyeceği ortada...
Takdir milletin elbette...

AH BE ZELENSKİY!
Ukrayna için 4 başkentte 4 ayrı masa kuruldu...
Ankara, Riyad, Paris ve Brüksel'de masada Rusya-Ukrayna savaşı ve barış ihtimali vardı...
En dürüst en samimi masa elbette Başkent Ankara'daydı...
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'in Ankara temaslarında, yüzünden Türkiye'nin tavrından, yaklaşımından ve gösterdiği yakınlıktan duyduğu memnuniyet kadar ülkesi adına yaşadığı endişe de okunuyordu. Riyad'da menüye Ukrayna'yı yazıp lokma lokma paylaşma hesabı yapan ABD ve Rusya'nın kendisine haber dahi vermemesinin hayal kırıklığı sesine, mimiklerine yansıdı.
Açık söylemem gerekirse haline üzüldüm. Zira devlet adamlığı tecrübesi olmadığı için kendisine kurulan tuzakların içine düşen ama ülkesini kurtarmak için de ölümü dahi göze alıp mücadele eden bir liderin çaresizliği içindeydi.
Türkiye'den barış için garantör ülke olmasını istedi Zelenskiy,
Oysa çok değil üç yıl önce Türkiye zaten her iki tarafı masaya oturtmuş, İstanbul Barış anlaşmasını hazırlamıştı...
ABD'nin güdümündeki İngiltere'nin telkinleriyle Zelenskiy son anda anlaşmayı çöpe attı. Ve şimdi muhtemelen bin pişman...
Zira güvendiği dağlara kar yağdı. Trump 500 milyar dolar tazminat istiyor... Ukrayna'nın yer altı zenginliklerine çökme peşinde.
Brüksel ve Paris'te kurulan masalarda Avrupalı liderler toplandı. Konuştu, konuştu dağıldı. Kimsenin Ukrayna için asker göndermeye de ölmeye de niyeti olmadığı görüldü...
Peki ben konuyu nereye bağlayacağım...
Ukraynalılar çuvaldızı Zelenskiy'e batırırken, iğneyi de kendine batırmalı... Zira hayaller Paris, gerçekler parçalanan bir ülke, batan bir ekonomi on binlerce kayıp ve milyonlarca mülteci oldu. Ne Avrupa Birliği'ne girebildiler ne de NATO'ya üye olabildiler. Aksine Rusya ülkenin yüzde 20'sine girdi...
Bu yüzden sırtını Batı'ya yaslayıp, batı başkentlerinde ikbal arayarak Türkiye'yi yönetmeye talip olanlar kadar onlara sandıkta prim verenler de başını ellerinin arasına alıp iyi düşünmeli, özellikle de bulunduğumuz coğrafyanın tarihini iyi okumalı...

YARGININ SİNİRLERİYLE OYNAMAK
Enteresan günlerden geçiyoruz.
Muhalefetin sistemli şekilde yargıyı hedef alan açıklamaları...
"Hadi gel beni tutuklayabiliyorsan, tutukla" tarzı meydan okumaları...
Gazetecilerin suç olduğunu bile bile yaptıkları hamleler...
Sürekli olarak yargının ve yargı mensuplarının ayarlarını bozmaya yönelik yapılan atılan adımlar...
Geçmişi demokrasi ayıplarıyla dolu TÜSİAD'ın demokrasi havarisi kesilmesi... O hep ezberlediğimiz "Laik, demokratik, sosyal hukuk devletine sahip çıkma" söylevlerinin dolaşıma sokulması...
The Economist'in tıpkı 2023 seçimi öncesinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan "Diktatör" haberlerine, manşetlerine dönmesi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD'a "Haddinizi aştınız" diyerek net mesaj verdi
"Siyaset yapacaksan, parti kur" diye meydan okudu.
Yine bir senaryo dolaşıma sokulmuş gibi görünüyor elbet çıkar kokusu... Haydi hayırlısı..