Ziya Gökalp, Turan nedir sorusuna yanıt ararken şöyle der: Avrupalı Türk ülkesine TÜRKİYA derken, bir zamanlar İranlılar da TURAN dermiş. Tabi ikisi de aynı milli cevherden, yani TÜRK adından doğmuştur."
TÜRK deyiminden TUGAR olarak söz eden en eski yazılı kitap Tevrat'dır. Tevrat'ın "İnsanlığın Doğuşu" bölümünde TUGAR, Nuh Peygamberin oğlu Yafes'in oğludur. Ünlü tarihçi Josephe Flavius, Osmanlıların atası olan Kayılar, Anadolu'ya gelmeden üç yüz yıl önce Torok'ların var olduğunu yazar ve İbranice, şu özdeyişlerini not düşer:
Türk Turan'dan gele Han ola/ Tüm acun Turan ola Türk ola.
Ahd-i Atik yani Tevrat'ın en tanınmış yorumcusu Mendelssohn, İnsanlığın Yaradılışı bölümünü yorumlarken TOROK deyiminin TÜRK olduğunu ve bu deyimin TURAN olarak kullanıldığında "Türklerin asıl vatanı" olarak anlaşılması gerektiğini uzun uzun anlatır.
Türk tarihi bütün eski ve bilinen ulusların tarihinde olduğunca ulusal destanlarla başlar. Bu destanların ilkine göre Türkleri ilk kez bir bayrak altına toplayan İlce Han'dır. Bazı kaynakların Olcay Han olarak da adlandırdığı Başbuğ, Şemsüddin Kaşani'nin Şems-i Şehnamesi'ne göre Hazreti Nuh'un oğlu Yafes, Türklerin atasıdır. Değişik kaynakların birleştiği gerçek, Yafes'in oğullarından en büyüğünün adının TÜRK olduğudur.
İlce Han'ın ilk Türk devletini kurduğu bölgenin Moğol yurdundaki Salanga ırmağının bulunduğu Kossugöl olduğunu söyleyenler varsa da, çoğunluk Türkistan'daki Seyhun Irmağı'nın Narin adındaki koluyla, Ilı bölgesindeki Isığ Gölü olduğunda ısrar eder. Destan'a göre İlce Han'ın ölümünden sonra yerine oğlu Bakoy Han geçer. Ulusuna şanlı ve mutlu bir dönem yaşatan Bakoy Han'ın dört oğlundan Kara Han, babasının ölümünden sonra Türklerin Başbuğu olur. Ar Dağ, Kara Dağ bölgelerini yaylak, Kara Kurum'u da kışlık yapar.
Türklerin milli destanlarının en çekici hatta büyüleyici bölümü Kara Han’la (Karahan) başlar. Çünkü Karahan, Türk Birliğinin temsilcisi, OĞUZ HAN'ın babasıdır...
(Yarın Oğuz Destanı'nın Kaynakları)