Bu bir köşe yazısı değil... Bir bilgiçlik taslama-”ben bilirim de yazarım” hiç değil... Bu, Türk halkının orta sınıf bir ailesinden gelen bir insanın düşüncelerini paylaşma, “artık yeter” deme isteği, ihtiyacı, patlayışı...
Sevgili dostlar, lise öğrencisiyken bahçede dolaşırken ne düşünüyorsam, ne hissediyor ve neyin acısını çekiyorsam hala aynı noktadayım. Bu ülkenin, bu milletin “emperyal düzen ve uzantılarına nasıl esir olduğunu” babasının siyasete girmesiyle 7 yaşından itibaren gören, hisseden, algılayan ve idrak eden biri olarak inanın hala aynı yerde duruyorum...
Bir çocuk düşünün, babasına soruyor; Baba Demirel küresel yapıya karşı durabilir mi? Aldığı cevap çok net ve hayat boyu aklından silinmiyor; durması mümkün değil ama “selden kütük alıyor”! Aynı çocuk askeri darbeyi görüyor ve babasına darbe sonrası sorgulamalarda sorulan soru aklından hiç silinmiyor; MC HÜKÜMETİNE NEDEN GÜVENOYU VERDİN? ATATÜRK’E NASIL İHANET ETTİN? İşin en acı tarafı da; MC Hükümetine partisiyle güvenoyu veren bir vekil “ihanetle suçlanıyor”, Halkın seçtiklerini devirip hapse atan “NETEKİM ve arkadaşları” Küresel Düzen ve uzantıları tarafından “demokrasi kahramanı” ilan edilip, baştacı ediliyorlar...
Sevgili dostlar, bu yazıyı daha doğrusu “içimden gelenleri” Erdoğan’ın ne yaptığını “KÜRESEL VE YEREL OLANA” verdiği savaşı-”selden kütük almadan öteye gitmesini” idrak etmeyerek, gözleri kapalı-kulakları tıkalı bir şekilde “oyuna gelenler” için yazıyorum... Görün, lütfen gerçeği görün! Kim MİLLİ, kim GERÇEK, kim ne yapmak istiyor LÜTFEN İDRAK EDİN!
Bu noktada sizlere “çok iyi bir uluslararası uzman” olduğuna inandığım, bilgisi haricinde kendisine asla güvenmediğim bir dostumun analizini aktarmak istiyorum. Şöyle diyor bu zat; “Erdoğan, gerektiğinde bağımsız olmayı bilen, beceren ve eylem yapabilen bir adam. Küresel Düzen ve Yerleşik Yapıları korkutuyor. Söz dinlemez diyorlar ve B planlarını hep el altında tutuyorlar”!
Duyduğum bu cümle, doğru yolda gittiğimi, Türkiye’nin % 55’lere varan destek ile “bilinç-bilinçaltında” doğruyu bulduğunu kanıtlıyor... Evet, Erdoğan’ı seviyorum, vatandaş olarak attığı adımların yakıtı olmaya hazırım ve bunu sadece kendim için değil, çocuğum için, bu ülkenin BAĞIMSIZ GELECEĞİ için yapıyorum... Bu teorileri ortaya atanların-kurmaya çalışanların, saydıkları “söz dinleyen-dinleyecek alternatif isimler de çok ilginç” ve sorgulamaya değer... Ama bir gerçek var; BU GÖL ARTIK KÜRESEL DÜZEN-YEREL TAŞERON mayası tutmaz!
Türk milletine bu yazdıklarım ışığında bir çağrı yaparak bitirmek istiyorum; bir gün gelir ve Erdoğan’a yönelik en küçük bir “organize yerel-küresel hareket” olursa, siz siz olun “SÖZ dinleyenlerin-DİNLEYECEKLERİN” yanında değil, SİZİN ADINIZA SÖZ DİNLEMEYEN’in yanında tüm gücünüzle yerinizi alın. Bu yola baş koyun, varlığınızı adayın, bedeninizi siper edin... İnanın ben böyle hissediyorum ve TÜRK MİLLETİ ADINA BU SÖZ DİNLEMEYİŞE canım pahasına destek vermeye hazırım. Ben KİMİM? Bir kuru canım! Ama benim gibi milyonlarca “kuru can” birlikte çok büyük bir güç ve asla önü alınamaz bir akım... Biz bir duvarız ve aramıza “çürük tuğla almazsak” asla yıkılmayız...
Sonuç: Kim olursa olsun, hangi makamda yer tutarsa tutsun, HERKES ŞUNU çok iyi bilsin; Türk Devleti, Türk Milleti daha doğrusu bu topraklarda yaşayan herkes, yüzlerce yıldır ilk defa bu kadar bağımsız olmaya yakın ve bunu borçlu olduğu KİŞİNİN KİM OLDUĞUNU çok iyi biliyor... Ben bir vatandaş olarak bu DURUŞ’a karşı oluşacak her dalgaya siper olmaya, bu yolda can vermeye hazırım! Eminim bu ülkede benim gibi milyonlar var... Bu noktada “farklı kurgulamalar” yapmaya cüret edenlere de bir cümle; geçmişe asla benzemez, alacağınız yenilginin ve size vereceği acının tarifi bile bugünden tahmin edilemez...
Son söz: Türk Ordusu ve Türk Subayına da sesleniyorum. Geçmişte çok büyük hatalar yaptınız, KÜRESEL DÜZEN-YEREL uzantıların verdiği akıllarla demokrasiyi katledip, bu millet büyük haksızlıklar yaptınız. Bugün lütfen doğruyu görün ve SÖZ DİNLEMEYEN’in arkasında BİREYSEL ve KURUMSAL olarak sonuna kadar durarak geçmişin izlerini silin... ORDU BİZİM, SUBAY BİZİZ! Lütfen bu sorgulamayı yapın ve “SÖZ DİNLEMEYEN’e sonuna kadar yapışıp, milletin bağımsızlık savaşına” destek verin... Başkomutan makamla değil, ruhla, cesaretle ve davranışla ortaya çıkar! Bu TÜRK ORDUSU için tarihi bir fırsat, milletine karşı yaptığı hataları düzeltmek için bir şans...
Çok önemli not: Bu yazıyı Gezi olaylarından 1 yıldan fazla bir süre önce yazdım. Bugün KAOTİK hale getirilmeye çalışılan Ortadoğu denklemi ve özellikle “içeride Cumhurbaşkanlığı seçimleri” öncesi denklemin tek tarafına transfer edilmeye çalışılan unsurları net olarak görüp yeniden yazıyorum; SAĞLAM DURMA ZAMANI... ORTAK GELECEĞİMİZ İÇİN...