Zeyno Gürses ve Ebru Erke, yemek tutkunu iki arkadaş. Bir internet portalı açarak sanal alemle gerçek hayat arasında leziz bir dünya kurdular. Gastronomi gezilerinden tariflere, tadım günlerine kadar yemekle ilgili her şey bu sitede.
Ben Zeyno Gürses’i yıllar önce bir yurtdışı seyahatimde tanımıştım. Pırıl pırıl, zeki bir insandır ve yemek tutkusu inanılmaz boyuttadır. O seyahat sırasında bu tutkusunu çok net görmüştüm. Böyle bir portalı hazırlayıp ve başarılı olması kaçınılmazdı diye düşünüyorum. Bir de üzerine La Cucina Italiana dergisinin yayın yönetmeni Ebru Erke ile yollarının kesişmesi, kanımca bu oluşumun gücüne güç kattı. Onlar iyi bir ekip ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, altı dopdolu bir gastronomi portalı oluşturdular. Onu inci gibi işleyip sürekli canlı tutuyorlar...İyiyemek.com’un kriterlerini şöyle sıralıyorlar: “Damağına düşkün, gastronomi tutkunu ve keşfetmek peşinde yorulmayanların soluk aldığı; ararken öğrendiği, değerlendirirken eğlendiği, paylaşırken gezdiği güvenilir bir referans kaynağı, tutku merkezi.”
ARTIK BİR KULÜP GİBİLER
İyi yemek oluşumu tam dört yıl önce gastronomi tutkunlarının buluşma merkezi olarak internet ortamında iyiyemek.com olarak kurulmuş. Her ne kadar bu buluşmanın ilk aşamaları sanal ortamda gerçekleşse de bir süre sonra; tadım günleri, workshop’lar, gastronomi gezileriyle yemek tutkunlarının buluşabildiği bir adres olarak bir anlamda iyiyemek kulübü kurulmuş. ‘İyiyemek Production’ adı altında sanal ortamda ve televizyon programlarına gastronomik içerik sağlayarak bilgilendirici projelere imza atıyorlar.
Eline kalem alan yemek eleştirmenliği yapıyor. “Kimi, neyi, neden dikkate almalı?” diye gastronomi okuyucularına sorduğumda bilinçli oldukları için onları kandırmak ya da yanıltmak diye bir şeyin pek de olası olmadığı görüşündeler. Ayrıca “Herkesin bir fikrinin olması sektör için iyidir, yemek söz konusuysa doğruluğu kısa sürede anlaşılır” diyorlar.
ÖZE DÖNÜŞÜ HATIRLADIK
Türk halkı iyi yemeği biliyor mu? Yoksa bilenler bilmeyenlere mi anlatıyor ya da ‘biliyormuş’ gibi mi yapılıyor? Ebru Erke, Türk halkının damak tadı konusunda aslında son derece tutucu olduğunun altını çiziyor: “Bildiği ve alışık olduğu şeyin dışına öyle kolay kolay çıkmak istemiyor. Bölgelere göre farklılık gösteren derin ve zengin bir yemek kültürümüz var. Fakat günümüz yaşam koşullarının hızına yetişebilmek adına ve tabii global markaların sayılarının da artmasıyla kendi yemek kültürümüzü de hafiften unutmaya ve hatta evlerde bile layıkıyla uygulamamaya başladık. Ama neyse ki son birkaç yıldır tüm dünyaya hakim olan ‘öze dönüş’ trendiyle başta şeflerimiz olmak üzere bizler de ellerimizdekilerin değerini tekrar hatırladık.”
Erke’ye göre Türkiye’nin iyi yemek için ihtiyacı olan şey, vizyonu geniş, cesur ve topraklarımızın nimetlerini iyi bilen şefler ve bir de çocuklarına aile büyüklerinden öğrendiklerini anlatan anneler. Zeyno Gürses ise kendimizi, topraklarımızın bereketini, geleneksel lezzetlerimizi iyi bilip dünyayı takip etmenin önemini vurguluyor. Dünyadaki uygulamaları alıp mutfağımızda harmanlamaya ihtiyaç olduğu görüşünde. Her ikisi de gıda politikalarının yetersizliğinin ve yapılan bazı yanlışların Türk gastronomisi için büyük tehlike olduğunu anlatıyor. Önerileri ise bilinçli nesiller yetiştirmek, bunun için ilkokuldan başlayan eğitimlerin olması.
Eğer siz de iyi yemek tutkunuysanız ‘iyiyemek gastro events’ adı altında düzenlenerek, takipçi ve yeni yeme-içme meraklılarını bir araya getiren festival, tadım ve gezileri sakın kaçırmayın.
ÜÇ SORU ÜÇ CEVAP
Çok acıktığınızda aklınıza ilk hangi yemek gelir?
Ebru Erke.: Boğazıma çok düşkünüm. Canımın ne çekeceği de günün hangi saatinde olduğumuza ve hatta mevsime bağlı. Ama ev yapımı makarnaya, çay eşliğinde simit peynire ve bir de kıymalı taze fasulyeye hiçbir zaman hayır diyemem!
Zeyno Gürses: Ne kadar acıkırsam acıkayım iyi yemek olmadan o sofraya oturmam. Yani doymak için yemek söz konusu değil. Bunu birinci kural olarak benimseyip en basitinden bir sandviç bile yiyeceksem, içine koyduğum malzemelerin birbirine uyumuna, aroma verecek fesleğen, kekik gibi tatların varlığına, ekmeğimin cinsine, tazeliğine muhakkak özen gösteririm.
Mutfağı kötü ama popüleritesi yüksek restoranlarımız var mı?
E.E.: Olmaz mı! Böyle yerlerde kendimi kandırılmış hissediyorum ve tabii bir daha gitmiyorum. Keyif alacağım yerin popüler veya lüks olmasından ziyade temizlik ve samimiyeti ve tabii gerçek lezzetler servis ediyor olması benim için önemli. Hesap kalite dengesi de dışarda yemek yerken önemsediğim şeylerin başında.
Z.G.: Maalesef lüzumsuz pahalı olup da karşılığında enayi gibi hissettiren yerler çok. Bunlar Boğaz sıfatını yanlarına alan bazı balıkçılar da olabiliyor, fabrikasyon tabak çıkaran bazı zincir kafeler de.
Türkiye’nin en iyi şefleri sizce kimler?
E.E.: Mehmet Gürs, Maksut Aşkar, Civan Er ve Didem Şenol vizyonlarını ve elinin lezzetini beğendiğim şefler.
Z.G.: Yılmaz Öztürk, Cihan Kıpçak, Üryan Doğmuş, Murat Karaduman da bu listeye ekleyeceğim genç şeflerimizden...
KİRAZ SAPINDAN ÇAY
İyiyemek.com kiraz saplarını sakın atmayın diyor! Bu sapları kurutarak ilginç, ilginç olduğu kadar da sağlıklı bir çay yapabilirsiniz. Nasıl mı? 30 gram kiraz sapını bir litre suda 10 dakika kaynatarak hazırlayacağınız çay, hem böbrekleri çalıştırır hem de zehirli maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.