Bu hafta Türk futbolunda mucizevi bir şey oldu... Neredeyse tüm lig maçları çok kaliteli geçti. Daha önce böyle bir şeye hiç tanık olmamıştık.
Özellikle Çaykur Rize-Alanya maçı, tavan yaptı. Ardından Beşiktaş-Trabzon mücadelesi, büyük bir çekişmeye sahne oldu. Daha önce de G.Saray-Başakşehir maçı da, haftanın genel standardına uyum sağlamıştı. Aynı şekilde Malatya-Antalya maçı da yabana atılmayacak bir kalite içindeydi. Ya Konya-Kasımpaşa düellosuna ne diyelim?
Her maç ayrı bir heyecan fırtınasıydı... Özetle, sıkı bir hafta geçirdik. Tekrar ve üzerine basa basa söylüyorum. Türk futbolunda pek rastlanmayacak (Hatta hiç rastlanılmamış) bir berekete/kaliteye/heyecana tanık olduk. Bunlar iyiye işaret.
***
Sadece bu hafta mı? Sezonun kendisi bile, başlı başına olay... Süper Lig tarihinde F.Bahçe gibi büyük bir takımı, ne zaman ligin 17’nci sırasında gördünüz?
Ligin ilk 3’üne giren takımlar her hafta değişiyor. Şimdiye kadar 10’dan fazla takım, bu bölgede kendine yer buldu. Üç büyükler sağa-sola savruldu... Ligde artık başkalarının borusu ötüyor. Güç dengeleri yerinden oynadı.
Oluşan bu tablodan, güçlü bir lig profili çıkarmanın yollarını aramalıyız. Yakaladığımız trendi, ligi kalıcı kaliteye döndürebilmenin formülü ile buluşturmalıyız.
Bu bir fırsattır. 3-4 kulübe endeksli bir lig formatından, 10’dan fazla kulübün söz, etki ve güç sahibi olduğu bir “Altın Devir” yaratmanın peşinde koşmalıyız. Yakaladığımız verimli ve umut veren süreci, boşuna heba etmemeliyiz.
Şansını iyi kullan Türkiye!
***
Başakşehir, Kasımpaşa, Antalya, Malatya, Sivas, Konya, Trabzon ve hatta giderek Kayseri; rol model olarak ön plana çıkmaya başladılar. Alternatif rakipler çoğaldı.
Geçmişte asla göremediğimiz kadar çok, yoğun ve kaliteli rakipler zincirini, değerli bir mücevher olarak boynumuza geçirdik. Kıymetini bilelim.