Rusya sınırları içinde akraba olduğumuz toplulukların bulunduğu coğrafyalar son yıllarda önemli uluslararası film festivallerine sahne oluyor. En sonuncusu 9-12 Aralık tarihleri arasında Başkurdistan’ın başkenti Ufa’da gerçekleştirildi. 2. Gümüş Akbuzat Film Festivali, adını Türk mitolojisinde uçan kanatlı at figürü boz attan alıyor. Milli ve etnik sinema festivali olarak gerçekleşen organizasyona bu yıl mevcut konjonktürden ötürü Türkiye’den yapımlar kabul edilmedi. Festivalde Büyük Ödül, En İyi ödülleri, Jüri Özel Ödülü, Seyircinin Tercihi Ödülü gibi kategorilerin yanında, Amir Abdurrezakov Milli Ruh Ödülü ve Gilvan Amirov En İyi Görüntü ödülü veriliyor.
24-29 Kasım tarihlerinde İnguşetya’da, 2. Uluslararası Altın Kule Film Festivali yer aldı. Geçen yıl uluslararası yarışma jüri üyesi bulunduğum Yakutsk Film Festivali, bu yıl üçüncü olarak 1-5 Eylül tarihleri arasında gerçekleşti. Bu yılki festivalde onur konuğu, aynı zamanda da bir masterclass gerçekleştiren ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Zanussi oldu. Bu coğrafyadaki bir diğer festival, yine geçen yıl jüri üyesi olduğum Uluslararası Kazan Müslüman Film Festivali bu sene 5-11 Eylül tarihlerinde yapıldı.”Medeniyetler Diyaloğundan Diyaloglar Medeniyetine” sloganıyla onbirinci kez düzenlenen festivalde,En İyi Film ödülünü Kırgızistan’dan Sadık Şir-Niyaz’ın Kurmanjan Datka (Dağların Kraliçesi) filmi alırken, En İyi Yönetmen ödülü İran’dan Amirhüseyin Askeri’nin Sınırsız, En İyi Senaryo ödülü Irak’tan Şahavan İdris’in Külün Yüzü ile Tacikistan’dan Nasır Saidov’un Öğretmen, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ödülü de Tataristan’dan Ferit Devletşin’in Rudolf Nureyev Rudik başlıklı eserleri aldı.Ayrıca kısa film, belgesel ve animasyon dallarında da değişik çalışmalar ödüllere layık görüldü.
Rusya Federasyonu’nun Batı’da Tataristan’dan güneyde Dağıstan ve Kafkasya’ya, doğuda Sibirya ve Altaylar’da yaşayan Türk topluluklarına ilaveten, Kazakistan (Avrasya Film Festivali), Özbekistan (Taşkent Altın Leopar Film Festivali), Kırgızistan(Sanat Sineması Festivali) ve Azerbaycan’da (Şark-Garp Film Festivali) hayata geçirilen film festivalleriyle, materyalce zengin bir sinema müktesebatıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Bunlara Çin Uygur Özerk Bölgesi ve İran’da Tebriz çevresi sinema faaliyetlerini ve Bosna, Kosova ve Arnavutluk’taki çalışmaları da eklediğimizde geniş bir coğrafyada ortak kültürel varlığın potansiyel verimlerinin ortaya konduğu bir yekun görmekteyiz.
Bu denli zengin bir sinema varlığının Türkiye merkezli bir koordinasyon yönetiminin sözkonusu olması düşünülebilir. Böylece oluşturulan bir ağ, ortak film festivalleri, belki ortak bir ticari dağıtım, film marketler, matbu ve sanal yayıncılık, televizyon kanallarında tematik sinema kuşakları ve ortakyapımlara önayak olabilir. Akraba topluluklarla kültürel ilişkilerde sinemanın yaratacağı güçlü köprü ve bağlar, iktisadi ve siyasi ilişkiler denli bir önem ve ağırlık arzedecektir.