Türkiye, yabancı ülkelerdeki Neo-Nazi saldırıları, sünnet veya camiyi yasaklayan mahkeme kararları, Türk işadamlarına zorluk çıkarılması, teröristlerin iade edilmemesi gibi sorunların çözümü için tarihi bir adım attı.
Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile birlikte yürütülen projeyle, yurt dışındaki Türk elçiliklerinde ‘Adalet Müşaviri’ görevlendirmeye başladı. Uzmanların seçimi, eğitimi ve görevleri, yüklendikleri önemli sorumluluğu anlatmaya yetiyor. Ana hatlarıyla özetleyelim:
- 12 Nisan’da başlatılan projeyle Adalet Bakanlığı, hukukçu personeli arasından Türklerin en çok bulunduğu ülkelerin dillerini bilen ve uluslararası hukuk alanında uzman olanları seçti.
- Bu uzmanlar, Dışişleri’nde kursa alınarak bu ülkeler hakkında bilgilendirildi ve diplomasi eğitimi aldı.
- İlk atamalar Lahey (Hollanda), Berlin (Almanya), Paris (Fransa), Londra (İngiltere), Washington (ABD) ile BM ve AGİT Daimi Temsilcilikleri’ne yapıldı. Uzmanlar Eylül’de göreve başlayacak.
Bu uzmanlar, hem Türk vatandaşları ve Türkiye’nin taraf olduğu davalar için ‘hukuk danışmanı’ olarak çalışacak, hem de Türkiye’deki hukuk reformlarına destek amacıyla ‘araştırmacı’ olarak görev yapacak.
Yani;
- Almanya’daki Neo-Nazi saldırıları, sünnet yasağı veya İsviçre’deki minare yasağı gibi olaylardan etkilenen Türk vatandaşlarına hukuki danışmanlık yapacaklar.
- Bu danışmanlık Türkler ile resmi kurumlar arasındaki ihtilaflarda da geçerli olacak.
- Bulundukları veya iş yaptıkları ülkelerde hukuki sorunlar yaşayan ya da ortaklık kurmak isteyen Türk işadamlarına destek verecekler.
- Türkiye’de aranan suçluların iadesine ilişkin süreci takip edecekler, o kişilere o ülkede açılmış dava varsa izleyecekler ve iadenin sağlanmasına çalışacaklar.
- Bulundukları ülkelerin yasalarını, adalet ve hukuk eğitimi sistemini araştırarak, Türkiye’de süren reform sürecine katkı verecekler.
Böylece, Avrupa’da Türklere yönelik olumsuz bir gelişme olduğunda Ankara’dan heyetlerin toparlanıp gitmesi beklenmeden anında müdahale edilebilecek ve hukuk süreçleri Ankara’dan değil o ülkenin başkentinden takip edilebilecek.
Sadece Avrupa ülkelerindeki 5 milyona yakın Türk vatandaşı için tek bir ‘hukuk danışmanı’ bulunmamasının vehameti bu adımla ortaya çıktı. Örneğin, 400 bin Türk vatandaşının yaşadığı Hollanda, aynı zamanda Uluslararası Adalet Divanı, Daimi Hakemlik Mahkemesi, Avrupa Birliği Adli Yargı Ağı gibi Türkiye’nin de dahil olduğu birçok uluslararası kuruluşa ev sahipliği yapıyor. Ama Türkler’in ve Türkiye’nin haklarını savunacak tek bir ‘hukuk danışmanı’ bulunmuyor. Her türlü sorun, en iyi ihtimalle ‘hukuktan anlayan bir diplomat’ tarafından çözülmeye çalışılıyor. Artık ‘diplomasiden anlayan bir hukukçu’ tarafından çözülecek.
Bu arada Türkiye de, devlet olarak uluslararası arenada başını ağrıtan davalarda adalet müşavirlerinin elini rahatlatacak adımlar atmaya devam edecek.
Demokratikleşme süreci çerçevesinde çıkarılan ‘yargı paketleri’ne yeni yasama döneminde 4. Yargı Paketi eklenecek. İçeriğinde de ağırlıkla Avupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’yi zor durumda bırakan davaları ortadan kaldırmaya yönelik yasa değişiklikleri var.
Türkiye’yi AİHM’de dava sayısı ve mahkumiyet listesinin liderliğinden düşürecek olan 4. Paket’le demokratikleşme tamamlanacak mı; hayır...
5. Yargı Paketi’nin haberini de şimdiden vermek mümkün.
Ancak ayrıntıları başka bir yazının konusu.