Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını değerlendiren askerler ve diplomatlar da bu kadarını beklemiyordu.
Tahminleri, Rusya Donbass bölgesine saldırır, kısa süre içinde mağlup edeceği Ukrayna'yı masaya oturtur ve şartlarını dayatır şeklindeydi. Makul ve mantıklı gibiydi.
Ancak Rusya kapsamlı bir saldırı ile başkent Kiev dâhil bütün Ukrayna'yı savaş alanına çevirdi.
Rusya'nın üstün askeri gücüne rağmen Ukrayna beklenmedik bir direniş gösterdi.
Bir iki günde düşer denen ülke 2 haftadır direniyor.
Ukrayna'nın hemen teslim olacağı bekleniyordu!
ABD bile 90 saatlik bir ömür biçmişti Kiev'e.
Direniş karşısında başta ABD olmak üzere batı, Ukrayna'ya destek vermeye başladı. Rusya'ya sert yaptırım kararları alındı.
Müslüman mültecilerin önüne dikenli tel çeken Avrupa, Ukraynalı mültecilerin önüne kırmızı halı yayarak ikiyüzlülüğünü bir kez daha sergiledi.
ABD hem Rusya'yı tuzağa çekti hem de Avrupa'yı emperyalist emellerine alet etti.
Rusya'yı dünya kamuoyunda mahkûm ederken enerji ve petrolde Rusya'ya muhtaç olan Avrupa'yı da zora soktu.
Beter olsunlar diyesi geliyor insanın ama masum sivil halkın çektiği çileyi görünce de bizim yüreğimiz sızlıyor.
Sağ olsunlar İHH'mız, Kızılay'ımız Diyanet Vakfımız, Ukrayna halkına gereken yardım elini uzatarak dünyaya insanlık dersi verdi/veriyor.
Devletimiz hem kendi vatandaşımızın hem Ukrayna vatandaşlarının tahliyesinde gösterdiği yoğun çaba ile birilerinin iddia ettiği gibi ihvancı politika değil insancı politika takip ettiğini dosta düşmana bir kez daha gösterdi.
Devletimiz, Rus saldırısını resmen kınadı, kabul edilmeyeceğini açıkladı ama ABD'nin oyununa da gelmeyerek Rusya ile ilişkilerini dengeli biçimde korudu.
Rusya ile ilişkileri korurken Ukrayna ile de korumayı bildi.
Tam bir denge politikası takip ederek iki tarafın da güvenini kazanmayı bildi.
Öyle ki 10 Mart'ta Antalya'da Rus ve Ukrayna dışişleri bakanlarını masaya oturmaya ikna etti.
Daha da önemlisi iki bakan masaya Türk Dışişleri bakanının da oturmasını istediler.
İşte dış politika başarısı buna denir!
Bir sonuç çıkar mı orası meçhul ben çok da ümitli değilim. Çünkü Rusya'nın mantığı ve talepleri öyle kolay kabul edilir cinsten değil.
Ama Türkiye'nin arabulucu olması ve tarafların masaya Türkiye'nin oturmasını talep etmesi Türk dış politikasının tarihi bir başarısıdır.
Sonuç ne olursa olsun bu denge politikası kesinlikle Türkiye'nin lehine sonuçlar intaç edecektir.
Savaş sırasında da sonrasında da Türkiye kazançlı çıkacaktır.
Yeni kurulacak dünya düzeninde Türkiye de rol alacaktır.
Ve bütün bunlar Başkan Erdoğan dönemi olarak tarihe geçecektir!
İsrail cumhurbaşkanı ve Yunan başbakanı Türkiye'ye geliyor.
Diğerleri de gelme ihtiyacı hissedeceklerdir.
Türkiye eski Türkiye değildir.
Hele şu ekonomik dalgalanmayı da bir atlatsın Türkiye, Başkan Erdoğan'ın takip ettiği politikalarla bölgenin tek patronu olacaktır.