Bir haftadır 'Türk mü Türkiyeli mi?' tartışması yaşanıyor. Öyle ki Türk kelimesini savunan kimileri 'Türkiyeli diye bir kelime yoktur!' iddiasında bulundular.
Kendilerince de tutarlı önekler veriyorlar. Diyorlar ki İngiltereli denmez İngiliz denir; Fransalı denmez Fransız denir; Almanyalı denmez Alman denir!
Bu mantığa göre Yunanistan'daki Türklere Yunan; Bulgaristan'daki Türklere Bulgar; Rusya'daki Türklere de Rus denmesi gerektiği anlaşılmaz mı?
Her neyse, İngilizce ve Almanca dillerinin mantığıyla baktığınızda doğru. İngiltereli denmez İngiliz denir; Almanyalı denmez Alman denir; Londralı denmez Londra'dan denir; Berlinli denmez Berlin'den denir!
Meseleye bu açıdan bakanlar haklıdır.
Oysa bir de doğu dillerinden bakıldığında tam tersi bir manzara görürüz. Mesela 22 tane Arap ülkesi vardır. Hepsinin ismi farklıdır, Suriye, Lübnan, Irak Yemen vs.
Mesela Iraklı olmak Arap olmak anlamına gelmez. Arap da olabilir, Kürt de, Ezidi de!
Evet, batı dillerinin mantığıyla baktığınızda Londralı denmez; Berlinli denmez!
Ama bizim dilimizde Londralı da denir Berlinli de.
Tıpkı Tokatlı, Sivaslı, Vanlı, Erzurumlu, İzmirli dendiği gibi.
Çünkü bizim dilimizde li,lı,lü,lu ekleri nispet ekleridir. Dolayısıyla biz Almanyalı da deriz Türkiyeli de.
Hatta biz aynı nispeti taşıyan Arapçadaki nispet ya'sını az da olsa hâlâ kullanıyoruz. Askerî diyoruz, ilmî diyoruz, iktisadî diyoruz, resmî diyoruz.
Bursevi, Konevi, Bitlisi şeklinde de kullanılmıştır.
Ülke şehir, ilçe, kasaba, köy, hatta mahalle adının sonuna lı, li, lu, lü ekleri getirerek de kullanıyoruz.
Suriyeli, İstanbullu, Oltulu, Kasımpaşalı gibi.
Dolayısıyla Türkiyeli kelimesi yoktur demenin hiçbir mantıklı izahı olamaz.
Nitekim Cem Özer isimli Türk kökenli Almanya Bakanı kitabının ismini Almanyalı diye Türkçeleştirerek Alman olmadığına gönderme yapmaktadır.
Öte yandan Fransızlar ülkelerindeki Fas (Mağrip) kökenli vatandaşlarına Fransız demiyorlar Maroken diyorlar!
Bu bağlamda Türk kökenli olmayıp Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların Türkiyeli kelimesini kullanmasını yadırgamamak gerekir.
Türkiye bir imparatorluk bakiyesidir. Değişik ırklara dinlere mensup vatandaşları vardır. Onların kendilerini bu ülkeye nispet eden Türkiyeli ifadelerini hoşgörüyle karşılamak gerekir.
Nitekim cumhuriyetin ilk yıllarında bu konu mecliste tartışılmış, Mustafa Kemal Paşa konuya müdahale ederek Türk, Kürt Arap tartışmasını 'Anasır-ı İslamiyye' tarifiyle bitirmiştir.
Cumhuriyet, İslami hassasiyetleri göz önünde bulundurarak kurulduğu için, hatta 1924 anayasasının ikinci maddesinde devletin dininin İslam olduğu açıkça yazıldığı için mesele İslami duyarlılık içinde halledilmiştir.
Daha sonra tek parti döneminde cumhuriyetin fabrika ayarları değiştirilmiştir.
Devletin ve toplumun İslami değerlerden uzaklaştırılması hedeflenmiş ve ulus devlet tezi devreye girmiştir.
Nitekim mevcut anayasanın 66. Maddesi, "Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk'tür" şeklindedir.
Hâlbuki 1924 anayasasında bu husus, " MADDE 88.- Türkiye ahâlisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibâriyla (Türk) ıtlak olunur." şeklinde daha esnek bir ifadeyle yazılmıştır.
'Türk'tür' şeklinde kesin hüküm vermemiş 'Türk ıtlak olunur(denir)' esnek ifadesi kullanılmıştır.
Tabii ki buradaki Türk kelimesi etnisiteyi değil anayasal statüye ifade eder.
'Türk'tür' ifadesine, bir Kıpçak Türkü olarak benim itirazım olmaz. Ama Türk kökenli olmayan vatandaş bu tarife itiraz edebilir hatta bunu istismar da edebilir. Tıpkı PKK'nın Kürtleri istismar ettiği gibi.
Bu itibarla da 1924 anayasasındaki 88. madde daha kuşatıcıdır!
Bence bu ve benzeri istismarlara mahal bırakmamak için 'Türkiyeli kelimesi yoktur' diyerek art niyetli birilerine koz vermemek gerekir.
Ayrıca yürürlükteki 66. Madde kendi içinde de çelişkilidir. Maddeye göre her vatandaş Türk'tür ama her Türk vatandaş değildir.
66. Maddeye göre, Türkiye dışında vatandaşımız olmayan Türk babanın veya Türk ananın çocuğuna mevcut uygulamada Türk denmiyor ama Türk olmayan vatandaşlarımıza Türk deniyor.
Konuya etnisite açısından bakıldığında sorunun çözülmesi mümkün değil!
Yeni bir sivil anayasa şart!
Türk Milleti kavramını bu değerlendirmelerin dışında tutuyorum. Çünkü bu kavram batıda İslam ile eş anlamlıdır.
Ergün Yıldırım hocanın şu cümlesiyle bitirelim: " Bu ülkede herkes kendisini istediği şekilde tanımlasın: Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Roman vs. Türk Milleti kavramını da üst siyasi çerçeve olarak kullanalım. Yani bütün kavmi unsurların (anasır-ı İslam) ortak millet bilinciyle Türk Milleti üzerinde uzlaşması. Burada hem çoğulculuk korunur hem de birlik. "