Irak’ta Şii dini lider Kasım et-Tâi, Türk askerine karşı cihad fetvası yayınlamış.
Evvelki akşam el-Cezire televizyonunda Arap ve Amerikan katılımcılarla bu konuyu konuştuk.
Irak’ta başta ABD olmak üzere neredeyse bütün Avrupa ülkelerinin gayri müslim askerleri var, İranlı Şii milisleri ise söylemeye bile gerek yok.
Ama dini lider Müslüman Tük askerinden rahatsız!
***
Bilindiği gibi az sayıda Türk askeri teröre karşı mücadele kapsamında Başika bölgesinde bulunuyor.
Türk askeri oraya bölge yöneticilerinin ve halkın talebiyle dönemin Irak Dışişleri bakanının bilgisi dahilinde konuşlanmıştır.
Başika bölgesinde Irak hükümetinin egemenliği söz konusu değildir. Bölge DAİŞ ve PKK tehdidi altındadır.
Türk askeri de bölgeyi işgal için değil gönüllüleri teröre karşı eğitmek üzere davet üzerine girmiştir.
***
Gerek DAİŞ gerekse PKK aynı zamanda Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden iki terör örgütüdür.
Türk hükümeti Irak devletinin egemenliğinin bulunmadığı bir alanda teröre kaşı mücadele etmektedir.
Bu durum aynı zamanda DAİŞ’e karşı mücadelede aciz kalan Irak hükümetine de destek anlamı içermektedir.
Fakat mevcut Irak hükümeti bölgede Türk nüfuzundan rahatsızlık duyan İran’ın etkisiyle olmayan egemenliğini Türk askerinin ihlal ettiğini söylüyor.
Hatırlayacaksınız Mısır’daki darbeci yönetimin etkisiyle Arap Birliği de bu istikamette bir bildiri yayınlamıştı.
***
Irak ve Suriye’deki kaosun sorumluluğunda en büyük pay, gözü kendi çıkarları ve İsrail güvenliğinden başka bir şey görmeyen ABD’nindir.
ABD terörle mücadele ettiği iddiasındadır ama takip etiği politikalar yeni terör örgütlerinin zuhurunu teşvik eden ve destekleyen politikalardır.
Meclisin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin bu tutarsızlığına işaret etmesi, Amerika yönetiminin bir kısmının, ısrarla Suriye’de ve Irak’ta PKK/PYD-YPG terör örgütüyle ortak çalışma yürüttüğünü hatırlatması boşuna değil.
Ayrıca ‘Musul Musullularındır, kimsenin buraya girme hakkı yok” diyerek demografik yapının değişmemesini hatırlatması da anlayana çok şey anlatıyor.
***
Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonundaki başarısı Musul’u bir türlü DAİŞ’in elinden alamayan Irak hükümetini de rahatsız etmişe benziyor.
Türkiye’nin Cerablus gibi Musul’u da kurtarmasından korkuyorlar. Daha doğrusu Lozan tartışmalarından da yola çıkarak Musul’u ilhakından endişe ediyorlar.
Oysa Musul şu anda zaten Irak devletinin değil DAİŞ’in kontrolü altında!
***
Türkiye sayısız kere Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu ilan etmiştir/etmektedir.
Halbuki ABD’li kimi yetkililer her iki devletin de bölündüğünü ima eden açıklamalar yapmıştır/yapmaktadırlar.
Buna rağmen Irak hükümetinin Türkiye’den çok ABD’ye itimat etmesi celladına gönül veren kurbanı andırıyor!
İşin aslı ise Irak hükümeti ve arkasındakilerin, Türkiye’nin bölgede nüfuz ve söz sahibi olmasından rahatsızlık duymalarıdır.
***
Kimi Şii mollaların mezhepçi tahrikleri ve gayr-i Müslim batı askerlerini Müslüman Türk askerine tercih etmeleri ise tehlikeli bir oyundur.
Bu noktada İran’ın da dikkatli olması gerekir!
Irak devletinin yapması gereken de birilerinin etkisiyle mezhepçi politikalarla meşgul olmak değil, birleştirici olmak ve Irak’ın toprak bütünlüğünü korumaya çalışmaktır.
Toprak bütünlüğünü kaybeder de söz söyleme sırası başkalarına gelirse işte o zaman en fazla konuşma hakkı olan taraf Türkiye olacaktır!
Tarihin ve coğrafyanın Türkiye’ye verdiği bir haktan bahsediyorum!