FETÖ’nün Orta Asya ve Kafkasya ayağı, ileride yeni sorunların başlangıcı niteliği taşımakta.
Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan gibi Türkiye dostu ve kardeşi ülkelerde, devletlerin ana arterlerine kadar uzanan bu yapı, öyle bir ağ oluşturmuş ki, Kırgızistan Devlet Başkanı’nın Türkiye’ye yönelik verdiği yersiz ve ayıp tepki, durumun vahametini işaret etmekte.
Bu ülkelerdeki esasen hâkimiyet ve ona yakın mesafede konumlanan kişi ve kurumlar üzerinden, FETÖ organik bağlar oluşturabildi. Öyle ki, şu anda 1990 sonrası, oralara Anadolu sermayesi ile açılan bu yapı, ülke başkanlarının kararlarını etkileyecek konumlara ve adamlarına yükseltebilmiş durumdalar. Bu ülkelerdeki bazı memurlarla iş ortaklıkları kurarak, geriye dönüşü mümkün olmayan bir sistemi kurgulayabildiler.
15 Temmuz’da Türkiye’nin başına gelen darbe kalkışması musibeti, esasında büyük derin faciaların da eşiğinden dönmesine vesile oldu. Türkiye’nin, doğal coğrafyası olan Türk Devletlerindeki derin yapılanmaların ortaya çıkması açısından da önem arz etti.
17 - 25 Aralık operasyonu sonrası, bu coğrafyada FETÖ medya örgütleri Türkiye’yi karalama konseptinde bayağı mesafe kat edebildiler. Ve ne yazık ki bu propagandalara uyarak, FETÖ ağzıyla konuşan yeni ortamın oluşmasına kapı açıldı.
15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte FETÖ bağlantıları, ülkelere göre farklı kılıf uydurarak görüntü vermeye başladı.
Ülke yöneticilerinin çok yakınlarına kadar uzanabilen Gülen örgütü, içeride kendilerini gizleme yöntemine başvurmakta.
FETÖ’ye ait bazı okul, üniversite, şirket kapatıldı gibi gösterilerek, esasında tespit edilen FETÖ üyesinden alınarak, kendini gizlemeyi başarmış FETÖ bağlantısı olan kişi veya kurumlara devredilmesine şahitlik etmekteyiz. Aynı durum iş adamları için de geçerlidir.
Türkiye Devleti’nin ve Milli İradesinin yanında yer alan, Kafkasya ve Orta Asya’daki işadamlarının bazıları, FETÖ üyesi gösterilerek yanlış tablonun ortaya çıkmasına kapı açılmakta.
Burada iki husus söz konusudur.
1- FETÖ üyesi olup da bu ülkelerde önemli noktalara yükselen isimler, Türkiye’deki mevcut hükûmet ve Milli İrade yanında yer alan işadamlarını, “FETÖ bağlantılı” göstererek bu ülkeden çıkmasına ve kendilerince Türkiye’ye göstermelik temizlik tablosu sunmakta.
2- Bu yolla gerçek FETÖ üyeleri, onlara karşı koyanları, engel oldukları için ortadan kaldırmakta. Burada hem bulundukları ülkenin yönetimleri hem de Türkiye yönetimi aldatılmaktadır.
Bu genel tablodan lokale indiğimizde, Kırgızistan Devlet Başkanı’nın “Tayyip ağabey” dediği liderin çağrısına, dengesiz ve FETÖ okullarını sahiplenerek verdiği cevabı, Atambayev’in seçim döneminden itibaren FETÖ yardımlarına mazhar olduğu söylentilerini gündeme tekrar taşıdı. Ayrıca FETÖ, bu ülkelerin çoğu yöneticilerinin Batı’daki, özellikle ABD’deki bağlantılarını da kurmakta. Dolayısı ile Rusya karşısında Amerika’dan destek almak isteyen, halkından kopuk siyasilerin de FETÖ üzerinden hareket ettiği bilinmektedir.
Rusya bağlantıları olan bu ülke ve yöneticilerinin, Amerika’yla ilişkilerinde FETÖ hizmeti söz konusudur. Ve elbette ki bu bağlantıları derin olan kişilerin, net tavır koyamaması anlaşılmaktadır.
Ben size, bu ülkelerdeki yönetici kadrolarından bahsettim. Lakin size muhalefette olup, “Amerika ile ilişkim aman bozulmasın” diyerek, FETÖ’nün yaptığı hainliğe ses çıkaramayan bu ülkelerdeki siyasilerin olduğuna da şahitlik ettik. Darbeye girişen asker kılıklı FETÖ üyelerini, sahiplenmeye kalkan bazı sözde demokratları da gördük. İşin vahim tarafı, bu tutumun bir gün Türk Devletlerinde büyük felaketlere kapı açabileceğini, şimdilik ütopik görenler de var. Aynen bir zamanlar işi “hizmet” olan dini bir cemaatin, Truva atı olarak bir gün bu ülkeye ihanet edebileceğini, kendi halkına kurşun sıkabileceğini, bizlerin bir zamanlar ütopik bulduğumuz gibi! Lakin Türk Devletlerinin bir avantajı var. Güçlü kardeş Türkiye Devleti’nin varlığı ve O’nun başından geçen acı tecrübe! Türkiye’nin yaşadığı 15 Temmuz gecesi ve o gün baş verenler, FETÖ yapılanması olan tüm bu devletlerin gündemi olmalı. Bu devletlerin akıbetlerinin hayır olması için bu şarttır.