Kalabalık şehir yaşamında her şeyin üstünüze üstünüze geldiği zamanlar, trafik yoğunluğundan tutun da yaşamın koşuşturmasıyla sıkışıp kaldığınız, 'of ya bu nasıl hayat arkadaş' dediğiniz bir şehre konup, istediği anda o şehirden uzaklara gidecek bir martıya bakakaldığınızda, kendinize alternatif yeni bir yaşam modeli, farklı bir yerleşim noktası düşündüğünüzde, dost sohbetlerindeki konuşmalarınızda 'neyse bir tatile çıkalım da hayırlısıyla, sağlıklı düşünürüz, senenin yorgunluğunu atarız' diyerek hemen elinizdeki akıllı telefonlara, tabletlere sarılıp kendinize uygun bir tatil planı için seçenekleri araştırmaya başlarsınız.
Turizm sektörü artık hayatımızın her alanında, diğer iş kollarıyla olan ilişkilerinden tutun da gelecekte ülke ekonomilerine katkılarına, sosyolojik ve psikolojik etkileşim alanlarına, görsel çağrışımlarına varana dek vazgeçilmezimiz ve iyileştiricimiz oldu. Bitkin, yorulmuş, sıkılmış, bunalmış ne yapsak fayda olmaz, bir masada sohbet ortamında 'bakın size bir tatil önerim olacak, şöyle bir otel var, böyle ilginç bir yer var, öyle güzel yemekler yapıyorlar ki' diyerek örnekler vermeye başladığımda gerçekten o masadaki insanların bir anda tatil konuşmaya başlayarak bile kendilerini iyi hissettiklerini, moral bulduklarını bizzat gözlemleyerek tanık oluyorum. Sürekli olarak seyahat endüstrisinin bileşenlerini mercek altına alıp turizm sektörünün çalışanlarını ve yaptıklarını a‘dan z’ye inceliyorum ve takip ediyorum. Bu sektörde fikirleriyle, projeleriyle artı değerler üreten genç turizm insanlarına da önem veriyorum.
İşte bu noktada dünyanın en etkili turizm etkinliklerinden biri olarak seçilen Uzakrota Travel Summit'in kurucusu Gökhan Erdoğan ile turizmin küresel yolculuğunda en son gelişmeleri, gelecekte nasıl yenilikler olacağını, dünya turizminde yaşanan gelişmeleri konuştuk, paylaştık, değerlendirdik.
Gökhan Erdoğan; seyahat severlerin tatil anlayışlarının duygusal turizm olacağını, deneyim, gurme ve macera üzerine seyahat tercihlerinin yoğunlaşacağını belirtiyor. Destinasyon pazarlaması ve alternatif tatil seçeneklerinin sıra dışı fikirlerle ülke turizmi tanıtımına ve çekim gücüne sebep olduğunu örneklerle açıklıyor.
Erdoğan, “Almanya’da sürekli yağan yağmurlu, kapalı havaları unutun” diyerek yaptıkları ısı ledleriyle Meksika’ya Alman turistlerin davet edildiğini, yine Amerika Chicago’da kışın duvarlara “Chicago karlı ve soğuk ama isterseniz Meksika’da yazı görebilirsiniz” diyerek viral pazarlama teknikleriyle internet üzerinden yapılan reklam çalışmalarıyla Meksika’ya turistlerin gelmesinin sağladığını belirtiyor.
Biz de ülke olarak Kapadokya’dan Safranbolu’ya Edirne’den Kars’a kadar etkileyici ve sıra dışı tanıtımlarla ülkemizin tatil için eşsiz güzelliklere ve tatil deneyimlerine erişilebilecek bir konumda olduğunu vurgulamalıyız.
Yine dünyada mimarinin turizme etkileri gerçeğini çok iyi değerlendirmeliyiz. Örneğin “Bilbao etkisi” diyerek turistlerin çok da rağbet etmediği, hiç kimsenin gitmediği bir yere ünlü mimar Frank Gehry, Guggenheim diye öyle güzel bir müze yapıyor ki ertesi sene 2 milyon kişi burayı ziyaret ediyor. Aynı zamanda Dubai, senede 40 milyon turistin geldiği mimarinin turizme etkisinin sonuçlarının yaşanıldığı bir turizm destinasyonu olarak ilgi odağı olmayı başarmıştır.
Gazete ve yazılı basının güven, titizlik ve hassasiyetle okuyucuya aktardığı haberler, görseller ve paylaşımların her alanda olduğu gibi turizmdeki önemi ve değeri ise paha biçilmez.
Tatil tadında kalın