Galatasaray-Chelsea maçının ilk yarım saatlik bölümü İngiliz takımının baskısı ve Galatasaray’ın bir türlü orta sahayı geçip etkili bir taktik üretememesiyle geçti. Eboue’nin hatası sonucu Torres’in ayağından Chelsea golü buldu. Golden sonra Galatasaray yavaş yavaş sahaya yayılmaya ve rakibinin üstüne gitmeye başladı. Ancak Sarı-Kırmızılılar’ın kanatları çalışmıyordu. Eboue ve Hajrovic’ten oluşan sağ kanat Hajrovic’in savunmaya hiç yardım etmemesi, hücumda da etkili olamaması nedeniyle sürekli tehlike sinyalleri veriyordu.
Mancini, Hajrovic’i çıkartıp, Yekta’yı sahaya sürdü. Böylece orta sahada Galatasaray dengeyi sağlamış oldu. Değişiklik yapılıncaya kadar, Chelsea orta sahayı çok rahat geçiyor; Galatasaray 18’ine kadar kolayca inebiliyordu. İlk yarının sonlarına doğru kendi ligimizde oynanan Kasımpaşa-Beşiktaş maçından bir sahne izledik sanki... John Terry taç çizgisinin yanındayken elindeki topu dışarı atmak yerine maç içerisinde tuttu ve Burak’ın gol vuruşundan hemen önce topu 18’in içinde yere vurdu. Sahada iki top olduğundan hakem de golü geçersiz saydı; Terry’ye de sarı kart gösterdi.
Bizim federasyon bu yüzden maçın tekrarına hükmetmişti. Ama böyle bir şeyin olacağını düşünmek biraz saflık olur...
Mancini’nin Semih yerine Hakan Balta tercihini, oyun düzenini 4-4-2’ye göre kurgulamasına bağlamak gerekibilir. Ancak Semih gibi bir savunma oyuncusunu kulübeye çekip yerine Hakan Balta’yı sahaya sürmek fazla akıllıca olmasa gerek. Nitekim ikinci yarıda Hakan’ın yerine Semih oyuna girince savunma daha kolay top çıkartabilir ve Chelsea’nin tek tük de olsa akınlarını savuşturur hale geldi.
Chedjou’nun attığı golle Galatasaray beraberliği yakaladı. Ancak Chelsea savunması fizik olarak çok güçlü futbolculardan oluşuyor. İkili mücadelelerde üstünlük sağlamak zor. Telles’e bir parantez açmak gerekir. Bu 19 yaşındaki delikanlı ilk kez Şampiyonlar Ligi maçı oynamasına rağmen sahanın en iyileri arasındaydı. Galatasaray tur şansını Londra’ya bıraktı. Dileriz Drogba, İstanbul’da oynadığından daha iyisini orada sergiler.