Dünyanın neresine giderseniz gidin Türkiye’ye karşı ilgi büyük. Eskiden sadece sorunlarıyla tanınan Türkiyeşimdi iç ve dış siyasetiyle, ekonomik performansıyla, yarattığı modelle, pek çok yerde de dizileriyle kendinden söz ettiriyor. Saf ve şekil değiştirmesinden ciddi ciddi endişeleniliyor. Üstüne kitaplar, makaleler yazılıyor, konferanslar düzenleniyor.
Tunus, Libya, Mısır gibi ülkelerde ise Türkiye’ye duyulan sempati düzeyi tarihi rekorlar kırmakta. Bunu yapılan araştırmalar da, konuştuğunuz insanlar da teyit ediyor. Tunus’un başkentindeki “Gelecek için Forum” toplantısı sırasında doktorasını Türkiye’de ve Türkiye üstüne yapmak isteyen öğrenciden parti temsilcisine kadar pek çok insanın söyledikleri var olan ilgiyi gösteriyor.
***
İlginin bu düzeyde olmasında 2009 Davos geriliminin etkisi büyük. Türkiye’de tarihi çarpıttığı için yasaklanması düşünülen, mafyayıövdüğü için eleştirilen dizilerin de katkısı hiç az sayılmaz. Görünen o ki bu dizilerin yapımcıları insanları neyin etkileyebileceğini, onları ekrana neyin bağlayabileceğini bizlerden daha iyi biliyor. Tarih yazmıyorlar ama iyi dizi yapıyorlar. Dünyada Türkiye imajının pekişmesini sağlıyorlar.
Ancak doktora yapmak isteyen öğrencinin de konuştuğum parti temsilcilerinin de Türkiye denince ilgisini çeken şey başka. Öğrenci Türkiye laikliği üstüne doktora yapmak istiyor. Parti temsilcileri ise farklı açılardan AK Parti örneğiyle ilgileniyor. Bölgenin pek çok ülkesinde olduğu gibi Tunus’ta da dini referansları güçlü, siyasetini inancıüstünden yapmak isteyenler için Türkiye deneyimi meşruiyet kaynağı haline gelmiş.
İktidarlarıyla,Türkiye’de olduğu gibi dengeyi koruyabileceklerini, farklı toplumsal talepleri içlerinde barındırabileceklerini iddia ediyorlar. Bu iddia da kaçınılmaz şekilde Türkiye’yi iç siyaset tartışmalarının içine çekiyor. Bir yandan Türkiye’ye karşı olan ilgi artarken, diğer yandan karşı kampın, özellikle laik kesimin Türkiye’ye bakışının keskinleşmesine, Türkiye tartışmasının derinleşmesine yol açıyor.
Türkiyesimdidenbu bölgedeki ülkeleriniçsiyasetlerininöznesi haline gelmiş. Türkiye’de olan pek çok şey Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da, Fas’ta olabileceklerin göstergesi olarak okunuyor. Pınar Selek davası otel lobisinde konuştuğum Sudan’dan, Bahreyn’den sivil toplum temsilcilerinin ilgisini çekiyor. Pek çok konuda benim takip etmediğim detayları onlar biliyor, onlar takip ediyor.
Türkiye bu bölgede artıkbir imaj ve hayal olmaktan çıkıp kendi gerçekliğine dönüşmekte. Dolayısıyla da anayasa tartışmalarımız, ifade özgürlüğüne ilişkin sınırlamalarımız, Kürt sorunumuz, asker-sivil ilişkilerimiz, yargı erkimiz, muhalefet partilerimiz masaya yatırılmakta, hakkında konuşulmakta, var olan siyasi paradigmalar çerçevesinde üstüne anlam yüklenmekte.
***
Türkiye’nin dış politikasındaki değişimin de dikkatle izlendiğini ve önem atfedildiğini belirtmem gerek. Mesela “Sıfır Sorun” sloganı insanların aklına kazınmış. Bazıları ne kast edildiğini belli ki anlamamış. Davutoğlu’nun söylediklerini komşularla sorunlarıçözme iradesi olarak değil,var olan gerçekliğin ifadesi olarak algılamış.
Ama derinine inenler Türkiye’nin gücünün ve etkisinin sorun çözmekten kaynaklandığını, dış politikada yaratacağı emsalin sorunlar üstü olmaktan geçtiğini görüyor. Umarız Türkiye de öyle görür, başta Kıbrıs ve Ermenistan olmak üzere tüm komşularıyla sorunlarınıçözmek için değilse bile aşmak için çalışır. Yarattığı emsalin akıllarda yaşamasının ancak daha fazla reformla ve sorunlardan kurtulmakla mümkün olduğunu fark eder.