Filistin...
Tarihte en çok acıların yaşandığı topraklardan biri.
Geçmişte öyleydi bugün de öyle.
Özellikle bugün yaşanan acılar tarif edilemeyecek cinsten.
Son yaşanan hastane saldırısı aslında bardağı taşıran son damla olmalıydı.
Başta Filistin'e komşu olan Mısır, Ürdün gibi ülkelerin elini taşın altına koyarak bu tarifsiz acının sürmesine engel olmaları beklenirdi.
Önce onlar daha sonra İslam alemi ve akabinde bütün insanlık bu tarifi imkânsız trajediye son vermek üzere harekete geçmelilerdi.
Dünya halkları İsrail zulmüne karşı topyekûn ayağa kalkmış durumda.
Protestolarla zalim İsrail'e lanetler yağdırıyorlar. Halk düzeyinde ilk defa İsrail'e karşı küresel ölçekte bir reaksiyon görüyoruz!
Ancak halkları böyle olmakla beraber, Batılı "büyük" devletlerin yöneticileri ne hikmetse hep birlikte İsrail'in yanında yer aldılar.
Gerek sosyal medyada gerekse meydanlarda zalim İsrail'e karşı büyük gösteriler düzenleniyor. Ancak artık sadece "Kahrolsun İsrail" demenin yeterli olmadığı bir noktadayız.
Eğer "Kahrolsun İsrail" demek yeterli olsaydı şimdiye kadar Filistin'de akan kan ve gözyaşının çoktan durmuş olması gerekiyordu. Artık İslam coğrafyasının her türlü yaptırım gücünü uygulaması ve gerçekten caydırıcı eylemler içerisine girmesi gerekiyor.
Toplumun zalim İsrail'e karşı büyük bir hassasiyetle göstermiş olduğu tepkiler, devletler tarafından yapılacak yaptırımlarla desteklenmediği sürece "sivrisinek vızıltısı" mesabesinde kalacaktır. Ki öyle olduğu çok açık ve net.
İslam ülkelerinin ilk yapması gereken, zalim İsrail ile yapılan "normalleşme anlaşmalarının" askıya alınması olmalıdır.
Sadece belli İslam ülkelerinin bile yapacağı bu duruş İsrail'i yalnızlaştıracaktır.
Bataklıktaki sineklerle tek tek uğraşmaktansa bataklığı kurutmak daha etkili bir yöntemdir.
İsrail konusunda devletlerin devreye girmesinin, devlet gücünün kullanılmasının ve birilerinin İsrail'in can damarlarını kesmesinin vakti geldi de geçiyor bile.
Ama heyhat...
Yaraya merhem olmasını beklediğimiz ülkelerden Mısır'ın devlet başkanı: "Filistinlileri Mısır'a alırsam İsrail bize savaş açar." diyor! Ne acı değil mi?
Eğer yaşanan son zulmün arkasından en yakın Müslüman komşu ülke olarak terör örgütü İsrail'e karşı şimdi bir adım atmayacaksan ne zaman atacaksın Allah aşkına!
Eğer bugün İsrail'le olan ilişkilerini gözden geçirmeyeceksen ne zaman yapacaksın Allah aşkına!
Eğer bugün İsrail'le olan dostluğuna son vermeyeceksen ne zaman son vereceksin Allah aşkına!
Eğer İsrail'le olan ticari anlaşmalarını bugün iptal etmeyeceksen ne zaman iptal edeceksin Allah aşkına!
Eğer İsrail'e karşı ekonomik ve/veya askeri yaptırımlar uygulamayacaksan ne zaman uygulayacaksın Allah aşkına!
Eğer bugün ordunu bir tehdit unsuru olarak İsrail'e karşı kullanmayacaksan ne zaman kullanacaksın Allah aşkına!
Sessiz kalan sadece sen değilsin.
Çünkü sen, biz hepimiz aynı kefedeyiz.
Tükürse Yahudileri sel altında boğacak olan İslam dünyası da senin gibi!
Sessiz, ürkek, korkak...
Vallahi eğer 800 masum çocuğun katledilişi karşısında bugün hala İsrail zulümlerine devam edebiliyorsa bu senin, bizim, hepimizin sayesindedir! Bizim ihmalimizle değil bizim sayemizde! Çünkü bizim ihmalimiz onlar için destektir!
Yazıklar olsun sana, bize, hepimize!
800 masum insanın katledilişine de doğru dürüst bir cevap veremedik ya...
Artık bir daha hiçbir şeye cevap veremeyiz endişesindeyim.
Cevap vermemiz için daha ne olması gerekiyor?!
İsrail'i tükürüğümüzde boğmak istememiz için daha ne olması gerekiyor?!
800 masumun katledilmesi karşısında sessiz kalan İslam dünyası bunun karşısında da sessiz kalacaktır.
Bir dönem terör örgütü İsrail'in başbakanı olan Golda Meir'in, Filistin devletinin ilk bombalanması sonrasında: "O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannettim ki, Müslümanlar dört taraftan İsrail'e girecekler. Ama korkulan olmadı. O zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir." dediği gibi!
Birkaç protesto, birkaç kınama...
Hepsi o kadar...