Muhteşem Yüzyıl’da Hürrem Sultan’ı canlandıran Meryem Uzerli’nin, tükenmişlik sendromuna yakalandığı ve Berlin’e tedaviye gittiği yazılıp çizildi geçen hafta...
Sonradan anlaşıldı ki iş sadece bir sendrom değil.Dizi sürelerinden şikayet edenlerin başında geliyordu Uzerli, aynı zamanda dizinin bir sürü ülkeye satıldığından ve bu gelirlerden de pay almaları gerektiğini de söylüyordu...
Psikolojik olarak çökmüş, normal davranmıyor havası verilse de aslında bu genç kadın sektörün tükenmişlik sendromunu konuşma imkanını sağladı bize...
***
Sektörde olmayanlar bilmez, filmler kanallara satılırken gösterim sayıları üzerinden pazarlanır. Yani filmi değil bir ya da birden çok kez gösterim hakkını satın alır ve ona göre para ödersiniz.Bir başka örnek şarkılardır...Bir radyo, bir şarkıyı her çaldığında, hak sahiplerine ödenmesi için MESAM’a para öder.
Ama diziler öyle değildir, kanal diziyi alır ve istediği kadar tekrarını yayınlar. Yapımcısı Birol Güven anlattığında şaşırmıştım, Çocuklar Duymasın’ın ilk 13 bölümü tahminen bin kere falan yayınlanmış.
Dizi oyuncuları uzun zamandır, tekrar gösterimlerden de ücret almaları gerektiğini söylüyorlardı, Uzerli şimdi yurtdışı gösterimleri gündeme getirdi...
***
Gelelim dizilerin sürelerine... Dizi süresinden oyuncular rahatsız oluyor ve dayanamıyorlar ya, set işçileri, görevlileri ne yapsın?Onlar sete ilk gelen son gidenler...Üstelik bölüm başı yüksek ücretler almıyor, aylıkla çalışıyorlar...
Daha önce defalarca yazdım, dizilerin süreleri sinema filmi kadar, bu yüzden senaryolar mecburen saçmalıyor, kalite düşüyor diye ama kimse kalite derdinde değil, kanallar özetle beraber PT! ve PT2 diye tanımladığımız prime time zamanını tek diziyle doldurma derdinde.
Meryem Uzerli bu savaşı kazanamaz, sektör gerekirse onu yer ama tarihe not düşmek adına bunların yazılması gerekiyordu..