Arda’nın Barcelona’ya gidişi ne kadar gurur verici olsa da, sonrasındaki gelişmeler; çok acı verici oldu. Arda artık ilk on bire giremediği gibi, yedekler kadrosunda da yer almıyordu. Hatta daha acısı gerçekleşti. Artık A takım idmanına bile alınmıyordu. Hakaretten beter...
Peki, bu duruma nasıl gelindi...
Arda İspanya’ya ilk gittiği günlerdeki maçlarında; hata yaparım korkusuyla; paslarını sürekli yana ya da geriye doğru yaparak sorumluluk almaktan kaçınıyordu. Zamanla alışınca, bildik meziyetlerini sergiledi ve bir ara kıvamını buldu ama; bu kez de özel hayatındaki yanlışların kurbanı olmaya başladı. Aşk ve gece hayatı serüvenleriyle ön plana çıktı. Bulabildiği her fırsatta İstanbul’a akıyordu... Futbol, yaşamında ikinci sıradaki önemde kaldığı için, Barcelona’daki konumu da giderek sarsılıyordu.
Yedeğine aldığı İniesta; Arda’nın bu düşüş anında tekrar yerini wwele geçirince, bir daha kaptırmadı. Öyle ki, eskisinden daha iyi oynar hale geldi... İniesta’nın bu parlak geri dönüşü sonrasında; Barcelona dünya futbol tarihinde ilk kez, onunla “Ömür boyu sözleşme” yaptı. Görülmüş şey değildi...
***
Arda’nın çöküşü; küçültücü, acılı ve hızlı oldu... Olanlardan ders almak bir yana; yanlışlarını yazan babası yaşındaki gazeteciye saldırdı, küfür etti, dövdü... Arda imajı, eskisinin çok uzağında kaldı. Ulaştığı noktayı yeterli görüp kendini salması, bohem yaşama özenmesi, saldırganlığı sonunu getirdi.
Evet, şimdi Başakşehir onu battığı çukurdan çıkarmaya uğraşıyor ama; güzel güzel hedefine yürürken, kulüp başını derde sokmaya niyetleniyor gibi... Arda bundan sonra yıldız olmaz, sorun olur. Başakşehirli yöneticiler; yarın “Biz bu belayı başımıza nasıl sardık” diye pişmanlık duyduklarında, kafalarını vuracak taş aramasınlar.
Barcelona’nın bile adam edemediğini, artık kimse yola getiremez.