Geçen yazımın son paragrafında belirttiğim bir husus okurlarımca çok merak edildi. Bu konuyla alakalı bana yüzlerce mail geldi. Tek ses olmuşçasına tüm okurlarım bu anlattığım çerçeveyi somutlaştırmamı istiyor. Madem bu mesele bu kadar merak ediliyor ben de o zaman ayrıntılarıyla yazacağım bu süreci.
Bizim camiada herkesin bildiği gibi bakkal bile idare edemeyecek yeteneksizlikte olan bazı adamlar senelerce milyonlarca dolarlık medya şirketlerini yönettiler ve batırdılar. Kendileri kamyonla para kazanırken medya işinde risk almış müteşebbislere milyonlarca dolar kaybettirdiler. Bir de bütün bu yeteneksizliklerine rağmen burunlarından kıl aldırmıyorlardı. Kendi küçük akıllarınca sırtlarını Recep Tayyip Erdoğan’a dayamışlardı ve o sebeple medya sahibi işadamlarına saygısızlık hatta terbiyesizlik etme hakları olduğunu sanıyorlardı. Cumhurbaşkanımızın adını kendi şahsi çıkarlarını korumak için kamuflaj olarak kullanıyorlardı. Sonra bir gün geldi ve tüm kredilerini tükettiler. Yeteneksizliklerinden ötürü tasfiye edildiler. Tasfiye olur olmaz da bu olayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bildiler. Bir anda düne kadar övgü yarışına girdikleri Erdoğan’a topluca cephe aldılar. İşte 7’li çete dediğimiz olay buydu. Bu açıkça bir arkadan hançerleme operasyonuydu. 7 Haziran’a kadar başka rantlarından olmamak için yalakalığa devam ettiler. Bir yandan da çok daha eskiden tasfiye olmuş Levent Gültekin adlı itibarsız bir tipe yazdırtarak Erdoğan’a ve ailesine saldırıya geçtiler. Konuyla hiç ilgileri olmadığı halde Cumhurbaşkanımızın aile bireylerini tıpkı Gülen çetesi gibi hedefe koydular. Tasfiye olayından sonra Gültekin’e yalan yanlış bilgiler aktarıp Erdoğan ve ailesine maksatlı iftira attırdılar...
Nerdeyse her gün ekranlarda sadece şahsi rant hesaplarıyla Recep Tayyip Erdoğan’a ve dindarlara hakaretler yağdıran Levent Gültekin’den bile medet umdular. Mustafa Karaalioğlu’nun 1 numaralı yardımcısı İbrahim Kiras, Gültekin’in Erdoğan ve ailesine iftira attığı o malum yazıyı twitter’da överek RT’ledi, facebook sayfasında paylaştı. Zaten genel olarak İbrahim Kiras, Gültekin’in görüştüğü ve bilgi aldığı adamdır . Levent Gültekin de aldığı bu sözde kulis bilgilerini Ahmet Hakan Coşkun’a aktarır. Ahmet Hakan’ın köşesinde Davutoğlu-Erdoğan çatışması diye uydurulan birçok şeyin kaynağı da bu tasfiye olmuş ekibe dayanır. Çünkü şu an Davutoğlu’na yanaşarak Erdoğan’a vurma taktiği izliyorlar. Oysa bu ekip Davutoğlu’ndan hiç hoşlanmazdı.
Şimdi ise kendi çıkarları gereği Başbakanımıza yağdanlık yapıyorlar. Bizim camiadan hiç kimse bunların uydurduğu laflara gelmemelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu arasındaki uyumun korunması ve derinleştirilmesi bizlerin en hassas olacağımız konu olmalıdır.
Aynı şekilde Ersoy Dede Akit’te üç yazıyla Gültekin’in tüm pis işlerini deşifre edince bu tasfiye olmuş sahte İslamcılar panik yaşadı ve yine gizli ortakları Gültekin’e sahip çıktılar. Oysa Ersoy’un yazdığı her şey doğruydu ve bizim camiada bunları zaten herkes biliyor ve birbirine söylüyordu. Yani Ersoy Dede’nin yazdıklarının hiçbiri sır değildi.
Levent Gültekin hem Yeni Şafak’tan hem Star’dan alengirli işlere bulaştığı için kovulmuştu. Öte yandan Ersoy’un yazdıklarını en iyi bilenler bu adamla beraber çalışan dönemin medya yöneticileridir. Çünkü isimler Levent Gültekin’in aşağılık bir adam olduğunu o dönemde herkese anlatıyorlardı. Fakat tuhaf biçimde Gültekin kendisiyle o dönem çalışan bu adamların kendisiyle ilgili asla konuşamayacağını iddia ediyordu. Büyük bir özgüvenle özellikle bir isim için her yerde bunu söylüyordu. Bunlar ne menem ilişkilerdir anlamak mümkün değil. Levent Gültekin dönemin gazete yöneticileriyle ilgili ne biliyor da bu kadar rahat davranabiliyor.
Şimdi bu isimlere soruyorum Gültekin’in Star ve Yeni Şafak’ta yaptığı yolsuzlukları bizzat anlatan adamlar siz değil misiniz? Bu herifin nasıl kompleksli, nasıl yalancı, nasıl düzenbaz olduğunu İslami camiadaki herkese anlatmadınız mı? Şimdi ne oluyor da Mustafa Karalioğlu’nun sağ kolu İbrahim Kiras sürekli Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza küfreden bu itibarsız adamı twitter’dan övüyor ve destekliyor? Bu soruya Kiras’ın cevap vermesi gerekir.
Sayın okurlarım ben demokrat bir adamım, Erdoğan ve AK Parti’ye çok sert eleştiriler yapan ama bunu rant için değil samimiyetle yapan aydınların tüm yazdıklarına da saygılıyım. İşte Ali Bayramoğlu bir röportaj vermiş ve zehir zemberek konuşmuş. Bayramoğlu’nun söylediklerinin çoğuna katılmıyorum ama bunları söyleme hakkını sonuna kadar savunurum. Bu demokratlığın gereğidir. Öte yandan birileri imtiyazları ve rantları için adam doğrama işine girerse de bu çirkin oyunu deşifre etmeyi de demokratlığın gereği sayarım...