1980 darbesinin mimarı Kenan Evren öldü. Ülkede kardeşin kardeşe düşman olmasını, aradan geçen 35 yıla rağmen onulmaz yaralar açılmasını ve bugün konuştuğumuz sorunların kökeni 1980 darbesinin eseridir. Darbecilerin yaptığı anayasanın çoğu maddeleri değişse de varlığını koruyor. AK Parti dışında hiçbir parti ne yazık ki bu darbeci anayasayı değiştirmek istemiyor.
Darbenin mimarı Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’di. Peki aslında emekli olması beklenen Evren nasıl olmuştu da TSK’nın en tepe komutanı olabilmişti? Evren, bütün konumunu Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Namık Kemal Ersun’a borçluydu.
5 Haziran 1977 seçimlerinden kısa bir süre önce başını dönemin KKK Org. Namık Kemal Ersun’un çektiği bir grup subay 3 Haziran 1977’de yönetime el koymak istedi. Belki şartlar yeterince olgunlaşmadığından, belki de farklı görüşlere bölünen generallerden dolayı bu darbe girişimi başarısız oldu. Her başarısız darbe gibi bunun da ağır bir bedeli oldu.
Ersun’un etrafında toplananların bir kısmını Alparslan Türkeş’le bağlantılıydı. MHP lideri Türkeş’in dünürü Şahap Homriş MİT Hukuk Dairesi Başkanı’ydı. Türkeş’in damadı Yüzbaşı Davut Homriş ise o günlerde Özel Harp Dairesi’nde görev yapıyordu. Baba oğul Homriş’lerin bu olaylarla bir ilgisi var mıydı? Bilinmiyor... O günlerde damat Davut Homriş Özel Harp Dairesi’nden ayrılmak zorunda kaldı. Başta Şahap Homriş olmak üzere MHP’li ekip MİT’ten de tasfiye edilmeye başlanmıştı.
Başbakan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve Genelkurmay Başkanı Semih Sancar darbeye teşebbüs edenlere karşı ittifak yaptılar. KKK Namık Kemal Ersun 1 Haziran 1977’de Yüksek Askeri Şura’da emekliye sevkedildi. Ancak kamuoyu Ersun ve diğer üç generalin niçin emekli edildiğini bilmiyordu. Hatta buna orduda “gizli tasfiye” deniyordu. O dönem gizli tasfiye Hürriyet’in de kaynak gösterdiği Amerikan The Christian Science Monitor isimli bir günlük gazetede de yer aldı. Hürriyet haberinin başlığı “Amerikan gazetesine göre Türkiye’de bir darbe önlendi” idi. O esnada ortalarda dolaşan kimi iddialara göre 200 kimi iddialara göre de 800 kadar subay ve astsubayın ordu ile ilişiği kesilmişti. Atılanların arasında özel harp eski başkanı Recai Engin ve 12 Mart döneminin TRT Genel Müdürü Korgeneral Musa Öğün’de de vardı. Yani Türkiye’de cereyan eden bir darbe girişimini Türk halkı bir Amerikan gazetesinden haber alıyordu.
Namık Kemal Ersun’a yakın olan ve darbe girişiminde adı geçen biri daha vardı: Orgeneral Vecihi Akın. Ona hiç dokunulmadı. Hatta 13 Nisan 1978’de bazı generalleri Konya’da toplayıp bir darbe planı da orada yapılmıştı. O toplantıya işadamları Halit Narin ve Sakıp Sabancı da katılmıştı. Vecihi Akın kontrgerillayı başbakan Ecevit’e rapor ettikten sonra vurulan savcı Doğan Öz cinayetinden sonra İzmir’deki NATO karargâhına atanarak kızağa çekildi.
Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar yaşananları, “TSK macera peşinde koşanlara asla iltifat etmeyecektir” cümlesiyle özetleyecekti. Bu darbe girişiminin önlenmesi ordudaki komuta kademesini baştan aşağı değiştirecekti. Ne mi olacaktı?
Orgeneral Ersun Askerî Yüksek İdare Mahkemesi tarafından Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevine iade edildiği halde Genelkurmay, onu yeniden görevine başlatmadı. Tabii bu arada hiyerarşi de bir boşluk oluşmuştu. YAŞ öncesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı boşalınca üç potansiyel adaydan ikisinin ismi öne çıktı. Demirel’in adayı Ali Fethi Esener, Korutürk’ün adayı Adnan Ersöz’dü. İnatlaşma 30 Ağustos’a kadar sürünce her ikisi de görev süreleri bittiği için emekli oldular. Geriye kalanların en kıdemlisi ise Kenan Evren’di. Evren önce Kara Kuvvetleri Komutanı sonra da Semih Sancar’ın yerine de Mart 1978’de Genelkurmay Başkanı oldu. Yeni darbe ona nasip olacaktı!
Ve Kenan Evren yaptığı darbeyle Türk siyasi hayatına ağır bir balyoz indirmiş, depolitizasyon sürecini başlatmış ve askerin Türk siyasi hayatında uzunca bir süre etkin kılmasının en güçlü tohumunu atmıştı. Eseri ortadadır!
NOT: Bu yazıda Atilla Akar’ın Profil Yayınları’ndan çıkan “Türkiye Komplolar ve Provokasyonlar Tarihi” kitabından yararlanılmıştır.